Halk soluksuz olanları izlerken bir anda küçük bir kargaşa çıktı. Küçük, kızıl saçlı küçük bir kız çocuk halkı yararak koşuyordu. Bu kızı kovalayan iki tane iri koruma vardı. Fakat bütün bunların yanında korumalardan kaçan bu kız Melna’ya doğru koşuyordu? Koşarak Melna’ya yaklaşıyordu.
Hızlıca Melna’nın yanına geldi ve hiç durmadan Melna’nın kolunu kavrayarak koşmaya devam etti. Bu küçük kız oldukça hızlıydı ve Melna onun hızına ayak uydurmaya çalıştı. Kaçan küçük kızın Melna’yı alarak kaçmasına askerler de şaşkındı. Fakat küçük kızı kovalayan korumalara katılarak onlar da peşlerine takıldı. Bu kargaşadan yararlanan Fresta’nın koruması harekete geçti ve kendisini tutan askeri bayılttı. Ardından kaçtı. Fakat diğer askerlerin bundan haberi yoktu. Çünkü çoktan Melna ve diğer küçük kızın peşine takılmışlardı.
“Neler oluyor burada! Kaçıyorlar! Askerler çabuk yakalayın onları! Hadi acele edin!”
“Emredersiniz!”
Yalnızca askerler değil Melna’da şaşırmasına rağmen duruma ayak uydurarak koşmaya başladı.
“Sen de kimsin?!”
“Ben Ninya, sen Fresta’sın değil mi? Haydi bizi peşimizdekilerden kurtar! Acele et!”
“Nee?! Beni peşine takan sensin! Birde bizi bu durumdan kurtarmamızı mı istiyorsun?! Ben nasıl bunu yapabilirim ki?! Daha senin hızına ancak yetişiyorum! Hem sana neden yardım edecekmişim ki?!”
“Nasıl yani?! Bizi bu durumdan kurtaramaz mısın?! Ayrıca ben seni o askerlerden kurtardığım için sen de beni kurtarmalısın! Eğer yapamayacaksak onları atlatmanın acilen bir yolunu bulmamız gerekiyor! Ne yapacağız?!”
Melna ve Ninya koşabildikleri kadar koştular. Fakat sınırlarına dayanmalarının yanısıra çıkmaz sokağa girmişlerdi. Askerler ve Ninya’yı kovalayan korumalar sonunda onlara yetiştiler. Melna ve Ninya kapana kısılmışlardı. Ne yapacaklardı?
“Sonunda yetiştik size! Kaçacak yeriniz kalmadı! Burası çıkmaz sokak! Şimdi ne yapacaksınız?!”
“Hey, küçük hırsız! Hazır askerler de buradayken hemen çaldıklarını geri ver de en azından sana acı çektirmeden bu askerlere teslim edelim!”
“Hey, küçük kız! O yanındakinin kim olduğunu biliyorsun değil mi? O yanındaki kişi, Fresta Rodalenne! Onu bize teslim et ve her ne çaldıysan çaldıklarını bu korumalara ver. Biz de seni affedelim.”
Ninya, küçük bir hırsızdı. Şu anda ise Melna’yı askerlere teslim etme ihtimali vardı. Gerçekten Melna’yı askerlere teslim edecek miydi? Melna şu an oldukça gergin hissediyordu. Ninya ona yardım edecek miydi? Yoksa çıkarı için onu satacak mıydı? Melna bu kızın onu askerlere teslim edeceğini düşünüyordu. Sonuçta daha yeni tanışmışlardı. Tabii buna tanışmak denirse… Fakat bu sefer yanılmıştı. Küçük hırsız Ninya’nın bazı planları var gibiydi.
“Hey, siz askerler ve korumalar! Fresta Rodalenne’den korkmuyor musunuz?! Fresta daha demin uyanış geçirdi! Sizce onu alt edebilir misiniz?! Hiçbiriniz onun gücüne eşdeğer değil!”
“Ne Fresta Rodalenne uyanış mı geçirdi?”
“Eğer bu doğruysa ne yapacağız?”
“Kaçmalı mıyız?”
Küçük hırsızın söylediği bu yalan gerçekten de onları etkilemişti. Fakat askerler kararlıydı. Bütün bunların yanında Melna gerçekten şaşkındı. Uyanışta ne demekti? Uyanış derken neyi kastediyorlardı? Melna merak ve korku içerisinde olanları izledi. Yanındaki küçük hırsız bu durumlara alışkın gibiydi. Belki de bu nedenle daha sakin kalabiliyordu. Melna düşüncelerinden çıkarken Ninya’nın peşindeki korumalarda korkarak geri çekilmeye karar verdiler.
“B-biz geri çekiliyoruz. Zaten o küçük kızın çaldığı şeyler çok ta önemli değildi..”
Korumalar geri çekildiler ve gittiler. Asker grubunun lideri küçük hırsızın söylediklerine inanmamıştı.
“O korumaları kandırmış olabilirsin, fakat bizi o kadar kolay kandıramazsın! Blöf yapıyorsun!”
“Siz ecelinize susamış olmalısınız! Nasıl olur da Fresta Rodalenne’den korkmaz ve ona karşı çıkıp yakalamaya kalkışırsınız!”
“Bunların hepsi blöf! Eğer Fresta Rodalenne uyanmış olsaydı, çoktan bizi yenmiş ve burayı terketmiş olurdunuz. Ama durum böyle olmadığına göre Fresta Rodalenne henüz uyanış geçirmemiş!”
Asker grubunun liderinden de beklendiği üzere bütün bunların yalan olduğunu anlamış ve Ninya’ya inanmamıştı. Diğer bir yandan Melna’nın aklımdan türlü türlü sorular geçiyordu. Bu olayları atlattıktan sonra Ninya’ya soracağı çok şey vardı. Fakat şimdi bunları düşünmek için hiç te uygun bir zaman değildi. Bu durumdan nasıl kurtulacaklardı? Asker grubunun lideri yakalama emri vermek için seslendi.
“Askerler! Yaka—”
Liderin sözü yarıda kalmıştı. Çünkü askerlerin arkasında onu bölen bir ses vardı..
“DURUN!..”
Devam edecek…