Çevirmen:YunaFernandes
Editör:YunaFernandes
Ne, burası da neresi?
Biraz panikleyip etrafıma bakındım. Sadece yürüyüp çiçek topluyordum başımı kaldırdığımda ise buradaydım. Daha önce hiç görmediğim yerde.
Sonu gözükmeyecek kadar büyük olan bahçede çiçek toplarken nasıl oldu da kayboldum? Dahası sadece bir yönde yürümediğim için de geri dönemiyordum.
Bu hayatta ilk kez evsiz olmuştum. S-sakinleşmeliyim.Saray çok büyük olduğundan kafamı kaldırıp yukarı baktığımda saray görebilmem gerek.
Tabii ki düşüncelerim haklıydı. Kafamı kaldırdıktan hemen sonra sarayın büyük bir duvarını gördüm. Kollarımdaki çiçeklerle koşmaya başladım.
“Buy da e? (Bu da ne?)”
Ama geldiğim yer Yakut sarayı değildi.
Hiç kimsenin olmadığı bir yerdi. Biraz boştu. Hayır, benim sarayımdan bile daha fazla! Aşırı boştu.
Kimse bu yeri kullanmıyor mu? İyi temizlenmiş gibi görünüyordu oysa ki.
Çiçek arayıp toplamaktan başka bir şey yapmazken ait olduğumdan yerden başka bir saraya geçmiş olmam hiç mantıklı değil.
Hmm, ama bekle … Kimse bu sarayı kullanmıyor mu?
“Ohoho”
Gözlerim aniden parladı. Kimse bu sarayı kullanmadığı için belki benim kullanabilirim. Ben de değerli eşyalarımı nerede saklamam gerektiğini düşünüyordum, tesadüfen karşıma çıkmış olması…bence bu bir kader.
Şimdiye kadar onları Yakut sarayında çok zorluklarla sakladım, ama bunun da sınırı vardı. Ayrıca, Lily’nin baş hizmetçiyle olan ziyaretinde garip bir şeyler olduğunu hissediyorum…
Nefesimi yavaşlattım ve sarayın etrafını incelemeye başladım. Ondan sonra sessizce hareket etmeye başladım, sessizce…
İncelememden sonra fark ettim ki, burası gerçekten iyi temizlenmiş, ancak burada gerçekten tek bir karınca bile yoktu. Muhtemelen burası, önceki imparatorun kullandığı saraydı ve sadece temiz tutuyordu.
Bu sadece hizmetçiler burayı temizlemek için geldiğinde dikkatli olmak zorundayım demektir. Ayrıca sarayıma da çok yakın. Ahh, kimse benim mükemmel şansıma meydan okuyamaz.
İşte bu şekilde unutulmuş saray değerlilerimin gizlenme yeri haline geldi.
***
Düşünüyordum da, o uyku hapını içtikten sanırım gerçekten de uyku hapı içtikten sonra öldüm.
Kıştı ve odada ısıtıcı yoktu yani… yoksa aslında donarak mı öldüm? Ühü.
Yetim olduğum ve orada sefil bir hayatım olduğu için eski hayatıma asla geri dönmek istemem.
O boktan roman olaylarını düşünmeyince gayet güzeldi.Eğer sessiz olup kimsenin gözüne batmazsam yiyecek yemeğim önümde olacaktı, para kazanmak için çalışmam gerekmeyecekti ve sadece oynayacaktım, kalacak bir yerim vardı, cennet var olsa bile böyle güzel bir cennet olmazdı.
Dahası, ilk kez gözlerimi açtığım için burada dil üzerinde ustalaşabildim. Orijinal Athanasia yüzünden miydi? Bilmiyorum.
“L,i,l,y!”
Üzerinde çirkin harfler bulunan kağıdı tuttum ve gülümsedim. Bu dünyanın öğrenim süreci ve eğitimi oldukça yavaştı yani yazıda okumada ustalaşmak çok kolaydı ve eh, benim yaşımda birisi daha önce harflerle ilgili böyle bir şeyi hiç yapmamıştı.
Bittim…
Lily ve diğer hizmetçiler bana, sanki bir tür dahi ile karşı karşıyaymış gibi baktılar. Aman tanrım, çok tüyler ürpertici.
“Prensesimiz bir dahi!”
Bu olaydan sonra basit eğitim dersime başladım. Akıllılığımla motive olup olmadıklarını bilmiyorum, beni her zaman seven hizmetçiler bana temel davranışları da öğretmeye başladılar.
Daha sonra öğrendim ki, bu dünyadaki soylular sekiz yaşında temel davranışları öğrenmeye başlıyor.
“Athanasia prensesimizinin yanında durduğum için her zaman çok mutluyum.”
Ama bunu planlamamıştım! Bu yüzden bilerek bazı hatalar yaptım, sadece birazcık, bunların bir hiç olduğunu anlasam bile… ve insanlar tarafından dahi bir prenses olarak muamele görüyorum.
“Athy de Lily’den memnun!”
Şanslı olan şey bu bilgilerin Yakut sarayından dışarı çıkmamasıdır.
Gerçekten şanslıydım çünkü o zaman romandaki Athanasia gibi dokuz yaşındayken Claude ile buluşmazdım! Ayrıca on sekiz yaşına girmeden bile önce saraydan ayrılırdım!
Neye mal olursa olsun Claude’dan kaçınacağım. Nerede olduğunu bilmiyorum ama İmparatorun Sarayına bakmayacağım bile.
İmparatorun sarayı olduğu için gerçekten süslü ve parlak olması gerekiyor. Sadece ışıltılı, güzel, hoş ve süslü yerlerden kaçınmam gerekecek.
“Prensesim, biraz süt ister misiniz?”
“Evet! Soğuk olanı sevmiyorum! ”
“Sıcak olandan getireceğim.”
Kağıda yazı yazmayı bıraktığımda yatağımın altına sakladığım içi dolu çantaları aldım.
Sevimli davranarak Hanna’dan aldığım çantaların içinde gizlice topladığım değerlilerim vardı.
Aldığım tüm altın ve mücevherlerin iki çantaya koyduğumdan, aynı ağırlıkta olduklarından emin olduktan sonra anında elbisemi topladım.
Balkabağı şekilli çocuklar için olan tatlı iç çamaşırım açığa çıktı.Iyy.
Lily gelmeden önce çantaları bacağımın üzerine bağlamaya başladım. Daha fazla vakit gerektiği için bilerek sıcak süt istedim, ama yine de uzun sürmezdi.
Off, neden düzgünce bağlanmıyorlar!
Yakalanmamak için beynimi kullandım, bu en iyi yoldu.
“Oldu!”
Ayağa kalktım. Vücudum ağır hissettiriyordu ama başka şansım yoktu. Bu şekilde değerlilerimi taşırsam hep onları güvenle saklayacaktım.
Ah bu arada, Lily’nin baş hizmetçiyle görüşmeye gitmesinin sebebi odamı temizlemekti.
Bunu duyunca planımı hızlandırmam gerektiğini hissetmiştim.
Bu yüzden planım için öğlen uyuyacağım vakti kullanmayı planlıyorum.
Uyuduğumda odama hiç girmediklerini fark ettim. Muhtemelen beni uyandırmazlarsa asla uyanmayacağımı düşünüyorlardı.
“İyi uykular, prenses.”
Yanağımı son kez öptükten sonra Lily sessizce odamdan ayrıldı.
Ayak seslerinin uzaklaştığından emin olana kadar yatağımda yatarak bekledim.
Sonra yavaşça gözlerimi açtım ve harekete geçtim.
Oww, acıttı. Cildime sertçe bağladığım mücevherler muhtemelen bacağımda bazı izler bıraktı. Güzelliklerimi güvenli bir yere taşımak zor ama yapmalıyım!
Tıkır.
Ses çıkarmamak için elimden geleni yaparak odamdan çıktım.
Yakalanmadan bahçeye çıkabilmiştim. Dürüst olmak gerekirse Lily dışındaki herhangi bir hizmetçiyi tatlışlığımla kullanabilirdim o yüzden pek de önemli değildi.
Küçük bedenimde fazla ağırlık varken koşmak yorucuydu.
Hedefime ulaştığımda nefes nefeseydim ve güzelliklerime bağlı olan bacaklarım titriyordu.
Ha, lanet. Bu gidişle bacaklarım uyuşacakmış gibi hissediyorum. Ancak sadece iki saatim vardı o yüzden dinlenecek vaktim yoktu.
“Yey.”
Ellerimle çantaları çözdüm ve henüz binaya girmek tehlikeli olacağından onları dışarıda saklamaya karar vermiştim.
Ellerimle ağacın altını temizleyerek saklayacak bir yer buldum. Ancak bir sorun vardı.
Kazmak için aracım yok! Bir süre yağmur yağdığından toprak çamurluydu, yumuşak ve tatlı ellerimle zor kazardım. Dahası eğer ellerimi kirletirsem kesinlikle Lily tarafından yakalanırdım. Ne yapmalıyım…?
Bir süre düşündükten sonra sonunda onları çalılığın birine atıp sakladım. Yarın geri gelip kazmalıyım. Hannah’dan çocuk kazma oyun setini istemeliyim.
Üstümde fazladan ağırlık olmadığından koşarak kolayca geri dönebildim. Odama dönerken koridorda bir hizmetçiyle gözlerim buluştu ve neredeyse kendimden geçiyordum. Ama o öylece geçti. Muhtemelen biraz oynamaya çıktığımı düşünmüştü.
Ahh, huff huff,ayy öleceğim.
Tıkır.
“Prensesim, uyanma vakti.”
“Eeung…”
O kadar yorgundum ki ağzımdan küçük bir ses kaçırmıştım. Lily’nin sadece uyuyan birinin çıkardığı bir ses olduğunu düşündüğünü düşünmekten başka seçeneğim yok.
“Huh? Çok terlemişsiniz.”
Lily’nin şaşırmış tonundan irkildim. Evet, mükemmel suçum kendini çok belli ediyordu.
“Biraz ateşiniz var gibi. Hasta mısınız yoksa….”
“Uhh, oda… çok sıcak. Güneşli.”
Odaya bakınırken Lily alnımdaki terleri sildi.
“Yarından itibaren, pencereyi açacağım ya da perdeleri takacağım. Yaz gerçekten çok hızlı gelmiş. Oda gerçekten oldukça sıcak.”
“Athy süt içmek istiyor. Soğuk süt… getirir misin?”
“Uyumadan önce içmiş olmanıza rağmen…”
Ama yine de bana soğuk süt getirmeye gitti. Ve yalnız kalınca bilincimi tamamen kaybettim.
***
O zamandan beri Yakut sarayından iki üç kez daha kaçtım. Çok yorucuydu ayrıca Lily tarafından yakalanacakmışım gibi hissettiğim için kaçma günlerini birkaç günde bir değiştiriyordum.