NovelTR BETA V1.0 [Erken Erişim] | Beta süreci nedeniyle hatalar görülebilir.

BÖLÜM 13

Çevirmen: onlystr842d

 

Bölüm 13

 

 

Sözlerime karşılık Amoide yine üzgün göründü.

“Anneme seni tekrar sağlığına kavuşturacağıma dair söz verdim. Bu yüzden, bana güven ve bunu bana bırak.”

“Sana mı bırakayım?” Bana inanmayarak baktı.

“Evet, çünkü sen benim kocamsın.”

“Sesin biraz…” Konuşmayı kesti ve mavi gözleri etrafa bakındı.

Sonra, bize bakan uşaklar, hizmetçiler ve bahçıvanlar anında kafalarını başka tarafa çevirdiler. Hatta bazıları ağaçların arkasına saklandı. Normalden daha fazla insanın bahçede olduğunu fark etmemiz çok uzun sürmedi. Bir anını bile kaçırmadan bu garip manzarayı izledim.

“Bitti mi artık?” Birdenbire buraya yürüyüş için sürüklendiğinden rahatsız gözüküyordu.

“Hayır.” Amoide’le kalabalık yollardan yürümeyi kasıtlı olarak seçmiştim.

Yüzünde garip bir ifade olmasına ve doğal davranmamasına rağmen bu, aramızdaki ilişkiyi herkese gösterme amacım için yeterli olmalıydı.

“Bundan sonra, benimle düzenli olarak yürüyüşe çıkmak zorundasın. Belirlenen vakitte.”

“Ne?” Soğuk cevabıma karşı şaşkın görünüyordu. “Sadece bu seferlik değil miydi?”

“Evet, anneme öyle söylemiştim. Bundan böyle, kocamla ilgili olan her şeyle ben ilgileneceğim. Kesinlikle seni sağlığına kavuşturacağım.” Bunu yüksek sesle söylemem doğru muydu meraktaydım fakat yapmamam için bir sebep yoktu.

“Kimin isteğiyle?” Sanki absürt bir şey duymuş gibi güldü.

“Karının isteğiyle.”

O anda, soğuk gözleri bana baktı. Baştan uca titrediğimi hissedebiliyordum. Bir anda bazı insanların yalnızca bakışlarıyla öldürebileceği sözü geldi aklıma. Öyle görünüyordu ki onu fazla kışkırtmıştım. Zaten bu yürüyüş yüzünden gergindi. ‘Bu gibi zamanlarda, kaçmak en iyisidir…’

“Nereye gidiyorsun?”

“Nereye…? Hiçbir yere gitmiyorum…” Sanırım farkında olmadan bir adım geri atmıştım.

Gizlice sıvıştığımı görünce yavaşça geri adım attı. Hemen arkamı döndüm ve kaçmaya çalıştım. Her şey içgüdüsel olmuştu.

O anda…

Miyavvv…

Bir yerden bir hayvanın kızgınlıkla dolu ağlama sesi geldi. Bu ani ağlama gerginliği kesti. Bana bakan Amoide’un gözleri çevreyi taramaya başladı. Ben de ağlamanın nereden geldiğini bulmaya çalışıyordum.

“İ-işte! Ayağın! Ayağın!” Sonunda sesin kaynağını bulmuş, ayağını işaret ederek bağırdım.

“Ayağım mı?” Amoide işaret ettiğim ayağına baktı.

“Kuyruk! O kuyruk!”

Amoide’un ayağının altından hayvanın tüylü kuyruğu kıpırdadı.

Miyaovv…

Sözlerimi yanlış anlamış olacak ki, hayvan daha acınası şekilde ağladı.

“Noir!” Hemen Amoide’a doğru yürüdüm ve ayağını tuttum. “Ne yapıyorsun? Ayağını kaldır! Ayağını!”

Basmış olduğu kuyruğa baktı ve ayağını kaldırdı. “Bu şey de ne?”

“Şey diye ne demek istiyorsun? Bu bir kedi.” Bir nebze şaşkın suratla sorunca sesimi yükselttim. “Noir, iyi misin?”

“No…ir? Bu şeyin adı mı bu?”

“O bir şey değil!”

“Bu hayvan ne böyle? Sen mi bakıyorsun?”

“Ona kedi deniyor hayvan değil. Kedileri bile bilmiyor musun?” Bir kez daha sesimi yükselttim ve Amoide’un acımasızca bastığı kedinin kuyruğunu inceledim.

Miyav! Miyaav!

Amoide’un bastığı kısmı incelerken yüksek sesle ağladı ve pençelerini çıkardı. Pençeleri elimi tırmaladı. “Ah!”

Amoide pençelerini geri çeken kediye bakarken irkildi.

‘Ne… Kedilerden korkuyor musun?’ Neyse ki üstüne basılan kuyrukta anormal bir şey bulmadım. Kırılabileceğini düşünmüştüm fakat şükür ki kırılmamıştı.

“…Kirli değil mi?”

Arkamdaki mırıltıyı duyunca güldüm. Görmeden bile, bana bakarken nasıl bir ifade yapacağını tahmin edebiliyordum. Oturur şekilde ona döndüm ve ben de ona baktım. Elimden geldiği kadar nefret dolu görünmeye çalıştım ve, “Dük, korunarak büyüdüğünü mü göstermeye çalışıyorsun?” dedim.

Söylediklerime karşı anında kaşlarını çattı.

‘Neden böyle bir ifade yapıyorsun? Neden bu güzel yüzünü bu şekilde kullanıyorsun?’ Korkutucu ifadesine bakarak bir adım geri attım ve uzaklaştım.

Bir anlığına bana baktı ve saçını arkaya tarayarak uzunca bir nefes aldı. “Vahşi bir hayvana dikkatsizce dokunursan hastalanabilirsin.”

“Hastalanmak mı? Oh…” Elime biraz kül bulaşmıştı fakat sadece elimi yıkayarak kolayca temizleyebilirdim. “Bu kül nereden geldi?”

Kedi siyah kürküyle toz yığınında yuvarlanırken küle bulaşmış olmalıydı.

Kolumla yüzünü silmeye çalışırken gürültülü şekilde asileşti. “Yerinde dur.” Noir’in mücadele eden bedenini tuttum.

“Bu kediyi tanıyor musun?”

“Bu kedi bu köşkte yaşıyor. Bilmiyor muydun?”

Noir’i zor bela tutmaya çalışırken sohbetimiz devam etti. Amoide arkamda dikili duruyordu, bu yüzden ifadesini göremiyordum.

“Bilmiyordum.” Kuru bir sesle yanıtladı. “Burada böylesine kirli büyük bir kedi olduğunu bilmiyordum.”

Sözlerini duyunca ağlayacak gibi oldum. “Bunun nedeni kürkünün siyah olması ama eğer yakından bakarsan, yüzü çok sevimli.” Arkamı döndüm ve ona göstermek için Noir’ın kafasını ve patilerini tuttum.

Miyaavv… Kafasını tutmaya çalışırken kedi arka patileriyle ellerime vurdu.

“Ona Noir mı demiştin?”

“Evet, mükemmel bir isim, değil mi?”

Ç/N: Noir, Fransızcada siyah anlamına geliyor.

“O çok büyük.”

“İlk başta, ona ‘Gultugi’ ismini vermiştim fakat sonra fikrimi değiştirdim.”

Ç/N: Gultugi baca anlamına geliyor.

“Şey yani, kürkü bacadan düşmüş gibi gözüküyor.”

Noir kehribar rengi gözlü siyah bir kediydi. Siyah kürkü gözlerinin rengini daha da öne çıkarıyordu. Önceki hayatımın anılarını hatırlar hatırlamaz Noir’ı bulmuştum.

O zamanlar, bir deli gibi bahçede oturuyordum. Sonra siyah bir kedi bana yaklaşmıştı ve kehribar renkli gözleriyle yanıma uzanmıştı. Elbette, özel olarak bir şey yapmamıştı. Fakat orada olması bile rahatlatıcıydı. Ve göbeği… Göbeğini sevmek benim için etkili bir teselliydi.

“Sahibi var mı?” Hâlâ kediye kötü kötü bakıyordu.

‘Sen insan değilsin.’ İçimden cık cık yaptım. “Hep beraber bakıyoruz ona.” ‘Kocaman bir köşkte yaşayabiliyorsun, bir kedi beslemenin nesi var?’

“Anlıyorum.”

“Kedilerden nefret mi ediyorsun?”

“Yani, sevmek için bir neden yok.”

Anında verilmiş bir cevaptı.

“Evet, evet, sanırım öyle.” Gönülsüz şekilde başımla onayladım ve elimi kediye uzattım. “İzin ver de seni banyo yapayım. Kürkün git gide kararıyor. Tanrım, karnın daha da şişmanlamış!” Karnını tutarak haykırdım. Öncekinden daha ağır hissettirdi.

“Ahh.” Kediyi kaldırdığım gibi keskin bir acı hissettim.

Miyavvv… Ağır olmasına rağmen kedi süratle atladı ve sorunsuz şekilde yere indi. Sonra bir ok gibi hızlıca çalıların arasında kayboldu.

“Elinin yaralı olduğunu unuttun mu?” Elimdeki çiziklere bakarak bana doğru koştu.

Bu hareketine çok şaşırmıştım ve fark etmeden geri adım attım. “S-sorun ne?”

“Sen aptal mısın?”

“Ne?” Öfkeyle sordum. ‘Neden birden bana aptal diyorsun? Bu bir insanı aptal- hayır yani, bir insanı öfkelendirir öyle söylersen.’

“…!”

Birden elimi tuttu, kaldırdı ve yakından baktı. “Nasıl elinin yaralandığını unutabilirsin?”

‘Hı? Öfkelenmesinin nedeni bir tuhaf.’

“Yaralandığını unuttun ve kolayca öfkeleniyorsun.”

“…” Yaralanan benim elimdi, onun değil. ‘Yaralanan başkasının eliyken ne diye sen sinirleniyorsun?’ Düşüncelere kapılmıştım fakat aniden onunla göz teması kurdum. Hâlâ bana bakıyordu fakat öncekinden daha yumuşaktı. Bana öyle baksa da…

“Ellerini sil.” Mendilini çıkardı ve bana uzattı. Fakat yakalayamadan geri aldı.

‘Neden geri alıyorsun?’ Cidden gizemli bir davranıştı.

Üzülecekken, mendille sargılı elimdeki külleri silmeye başladı. Boş boş onu izledim. Çok güç uygulayacağını düşünmüştüm ki özellikle nazik ve dikkatliydi.

Külün tamamen temizlendiğini görür görmez, utanmadan diğer elimi de uzattım. “Bunu da.” Bir şey söylemeden hemen ekledim. “Diğer elimle temizleyemem çünkü acıyor.”

“…” Bir anlığına sızlandı ve dikkatle diğer elimi de sildi.

“Teşekkür ederim.” Gülümseyerek ona teşekkür ettiğim zaman, elimi bıraktı ve sertçe saçlarını arkaya doğru taradı.

“Artık içeri girelim.” Amoide siyah mendili cebine koyarken söyledi.

“Henüz yürüyüşümüz bitmedi.” Lakayıt bir şekilde cevap verdim.

“Henüz bitmedi mi…?” Şaşkın şaşkın bana baktı.

“Çıktığımdan beri epey oldu, bu yüzden daha fazla güneşlenmek istiyorum. Ve gitmem gerek bir yer var…” Omzunun üstünden baktım. “Hadi şuraya gidelim.” dedim kolunu çekerek.

Elimi bırakmaya çalıştığı an tuttuğu elin sargılı elim olduğunu fark etti, bu yüzden karşı çıkmayı bıraktı ve sessizce beni takip etti.

‘Vay be, bu numara çok etkili.’

Yorum

error: İçerik korunmaktadır!!

Ayarlar

Karanlık mod ile çalışmıyor
Sıfırla
Germany VPS Diaetolin Anime Öneri webtoon oku manga oku manga oku webtoon oku was wiegt ein baby care can dogs eat bodrum escort sweet bonanza deneme bonusu veren siteler casino siteleri bonus veren siteler casino siteleri bedava bonus 1xbet bedava deneme bonusu veren siteler ifşa link his taşı deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu en yeni deneme bonusu veren siteler 2024 Deneme Bonusu Veren Siteler yeni deneme bonusu veren siteler 2024 deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu casino siteleri deneme bonusu veren siteler