_Gözlerine bakabilmek için seni kırabilirim, zarar verebilirim yalnızca o gözler bana baksın istiyorum!
_Sen kimsin? (Mint)
Ortam kararmaya başladı. Hızla maskesini tuttum ve çektim…
_______
Merhaba ben Mint, bir elfim. Hayatım boyunca her uyuduğum zaman bir rüya görüyorum ve evet bu günde gördüm.
Yataktan zıpladım ve kanatlarımın kontrolünü kaybedip kendimi tavana yapışmış halde buldum. Sinirle bağırdım.
_ Şu lanet olası rüya günlerimi zehir etmeyi yine ve yine yine tekrar ve tekrar başarıyor! Ben rüzgarın elfi Mint gelecekte kraliçe olduğum zaman tavanları ortadan kaldıracağım agh! Bla bla bla bla o aptal pelerinli adam yüzünden uyumak istemiyorum! Eğer onu bulursam yansın vay haline!
Kapının orada ses duydum. Sesin geldiği tarafa doğru baktım. Windy’in gülmemek için zor tutmuş haline şahitlik ettim. Bir kaç saniyelik bir bakışma anı gerçekleştikten sonra dışarı çıktı ve hizmetçi elflerin girmeleri için işaret etti. Yataktan kalktım ve dolaba doğru gittim.
____________
Elfler her zamanki gibi çok güzel yapmışlardı beni. Daha gündelik ve daha sade tür şeyleri sarayda giymeye bayılıyorum ama babama göre sarayın içerisinde ciddi davranmalıyım. Elflere veda edip, odamdan dışarı çıktım. Yemek odasına girdim ve evet yine geç kalmıştım. Masada abilerim; Mark, Henry ve cellatım yani babam Dean vardı. Annem Lindsay uzun süre önce sonsuzluğa gitmişti. Ne! Hayır, ağlamıyorum sadece gözüme peri tozu kaçtı…
Babam hemen yanındaki mendille ağzını sildikten sonra ayağa kalktı, benim yanıma gelip kulağıma fısıldadı.
_ iyi günündesin küçük cadı işim çıktı! ( Dean)
Yüzümdeki korku tebessüme döndü. İçimden oh iyi olsun diye geçirirken…
_ İblislerin hafızaları okuyabildiğini unutma küçük elf! ( Dean)
Kıkırdayarak kanatlarıma baktım. Sabah tavana çarptıkları için sızlıyordu. Koşarak Mark abimin koluna yapıştım Çünkü en yufka yürekli abiciğim ve ayrıca kendisi iyileşim elfidir. Bana gülümseyerek;
_Arkanı dön Mint ( Mike)
Ne! Abim nasıl bildi kanatlarımla ilgili sorunum olduğunu? Şaşkın şaşkın yüzüne bakarak sordum.
_ Kanatlarımda ki sorunu nasıl anladın? Yoksa seninde babam gibi hafıza okuma gücün mü var? (Mint)
_ Yok kızım öyle değil. Her sabah masaya uçarak gelirdin bu gün yürüyerek geldiğin için şüphelendim. ( Mike)
Anladım dermişçesine kafamı sallayıp arkamı döndüm. Mike abim, ellerini kanatlarımın arasına koydu ve her tarafa yeşil ışık doldu. ” Kanatlarını katla” dedi. Yönlendirmesini izledim. Ve bazı yönlendirmelerden sonra kanatlarımdaki sızı gitmişti. Mike’nin yanağına bir buse kondurduktan sonra hızla odama doğru yol aldım. Değişik birşey olacağını sanmıyordum.
Odama geçtim ve yatağımın 5 metre sağında olan masama oturdum. Sıkıcı ve ağır kitaplardan nefret ediyorum. Diğerleri ise çok çocuksu. Omzuma bir el dokundu. Omzumda ki eli kaptım ve kaptığım gibi babamın yanına yani taht odasına doğru uçtum ve yanına attım. Bir baktım ki Windy!
_ W-Windy senin ne işin var? (Mint)
Babamın yaydığı auradan önemli bir işini bölmüş olduğumu anladım. Ortamdaki aurayı anlayan elfler yavaş yavaş odayı terketti. İçimden “hayinler! Beni yine yalnız bıraktılar” ve tekrar…
_ Hmm… Acaba neden? Aptal! Sen sadece prensesin bense imparator KRAL! KRAL! İstesem hemen seni evlenmeni sağlayabilirim ya da hayatını sonlandırtabilirim!(Dean)
_ Bu ne ya en kötü baba sensin *ağlamaya başlar*
O anda Henry abim imdadıma yetişti. Öyle demek isterdim ama tabiki değildi. Babamın kulağına bir şeyler fısıldadı ve gitti. Babamın gözünde yine öldürücü bakışlar vardı.
Bir İblisin nasıl acımasız olduğunu bilemezsiniz. Bir keresinde neredeyse kanatlarımı kırıyordu. Düşünsenize Elflerin en değer verdiği parçası “Kanat”tır. Ayrıca 1.000 yılda çıktığını. Benim yaşım o kadar bile değil. Alt tarafı 549 yaşındayım… Bir dipnot daha geçeyim. Elfler güçlerini kanatlarından alırlar yani kanatlarımız ne kadar gösterişli ve parlak ise o kadar güçlü olduğumuzun işaretidir.
Babam, etrafındaki aura ile beni öldürüyordu. Kesinlikle öz kızı ve varislerinden biri olmasaydım yaşamam mümkün görünmüyor. Tam kaçmak için hazırlanırken…
_Tamam tamam hadi bu gün bu macerayı geçelim, beraber annenin mezarına gitmek ister misin? (Dean)
_ Gerçekten mi? Sonunda annemin mezarını gösterecek misin? (Mint)
_Evet ama oraya giderken gözlerini kapatacaksın. (Dean)
Heyecanla kafamı salladım. Evet sonunda annemi görecektim! Babama açıklama yapmadan odama uçtum. Üzerime siyah diz üstü sade elbise, saçıma da topuz yapıp vazoda duran gül buketini aldım.
Babamın beni bahçede ağabeylerim ile beklediğini gördüm. Pencereden çıkıp yanlarına uçtum.
_ Bakıyorum da ceza ala ala öğrenmişsin gecikmemeyi.(Henry)
“Hmh” diyerek Mike abimin yanına gittim. Gülümseyerek bana baktı. Elindeki mendili görünce, arkamı döndüm. Gözümü sıkıca bağladıktan sonra uçmaya çalıştım her uçtuğum da bir yerlere çarpıyordum. Bir el bacağımı tuttuğunu hissettim. Direk çektim fakat diğer taraftan zincirlendim.
_ Aptal illa ben mi söyleyeceğim her şeyi(?)
_ yha, baba, lütfen beni serbest bırak! (Mint)
_Özür dilerim majeste fakat senin akıllanacağın yok (Mike)
Mike abim beni kucağına aldı ve kanatlarımı bağladı.
______
Devam edecek ( ◜‿◝ )♡