NovelTR BETA V1.0 [Erken Erişim] | Beta süreci nedeniyle hatalar görülebilir.

BÖLÜM 23

23. Bölüm

 

“Kaldırın kafanızı.”

Serwin’in emriyle soylular ona baktılar. İmparatorun sembolü olan altın renk bir anlığına parladı. Serwin’le göz teması kurmak soyluları depresyona sokmuştu.

“Yüzünüzü görmekten bıkıp usandım sanıyordum ama uzun zamandan sonra görüşmek güzel, değil mi Kont Eldona?”

“P-Pardon? Evet. Bu bir onurdur, Majesteleri.”

“Hahaha, yani yüzümü görmekten gına mı geldi sana?”

“Hayır, demek istediğim o değil…”

“Ya da saraya güvenli bir şekilde dönmüş olmam seni tatmin etmedi mi?”

Kont Eldona’nın dudakları mavileşti. Serwin gözlerini devirdi ve diğer soylulara baktı. Hepsi bu sorunun onlara gelmesinden korkuyordu o yüzden kayıtsızca davranmışlardı. Serwin sırıttı ve kahkaha attı.

“Geri gelmemi istemeyenlerin olduğunu biliyorum.”

“…”

Serwin sarayda yokken soylular her gün festival havasındaydı. İmparatorun hoşuna gitmediği için yapamadıkları şeyleri yaparak özgürlüklerinin keyfini çıkarmışlardı. Serwin geldikten sonra neler olacağını düşünüp aşırıya kaçmadan kutlama yapmaları gerekirdi ancak aralarında dizginlerinden kurtulup uzun zaman sonra özgürlüğü tadanlar vardı.

“Kadın kaçırma, aile cinayeti, yasa dışı kumar, rüşvet ve zimmete geçirme. Şikayetlerin sonu gelmiyor.”

“Ma-Majesteleri…”

“Yakalayın hepsini.”

Emir verildiğinde imparatorun şövalyeleri geldiler. Yolculuktan sonra kıyafetlerini değiştirme fırsatları olmamıştı ve kıyafetleri hala ıslaktı. Yine de tam güçteydiler ve direnen aristokratları hızlıca tutuklamışlardı.

Serwin kılıcını çekti ve tahttan indi. Aristokratları bizzat cezalandırmak hoşuna gidiyordu. Duruşma yürütmek anlamsız olurdu. Normalde ölüm cezasına çarptırılmayacakları bir suç işlemiş olsalar bile bu, onu gücendirmelerinin bedeliydi.

‘Önce kimin kellesini uçursam en etkili olur?’

Serwin yavaşça önlerinde yürüdü. Kimi kestiği önemli değildi, bu zaten onları korkutacaktı. Kan görmeyi düşündüğü zaman kalbi hızla atmaya başladı. Ağzının kenarları o farkında olmadan yukarı çıkıyordu ama kılıcı aldığı anda aklına birdenbire şu geldi:

‘Bu kan kokuyor.’

Ne kadar yıkarsa yıkasın ellerindeki kan kokusu kolayca gitmiyordu. Amelie gibi hassas birisi kanın kokusunu alabilirdi. Garip bir yere geldiği için gergin olmalıydı ama ilk günden kan kokusuyla çevrili olursa daha da korkardı.

‘Bu zor işte.’

Amelie’yi onun etrafında olmaya isteksiz hale getirecek olan kan kokusundan kurtulmak ve sadece iyi bir atmosfer yaratmak istedi. Onun küçük bedeninin korktuğunu ve titrediğini görmek şirin olabilirdi ama çok da iyi hissedecek değildi.

“Götürün onları.”

“Peki, Majesteleri.”

İmparatorluk şövalyeleri, günahkar soyluları dışarı sürüklediler. Serwin kılıcını alarak soylulara baktı. Soylular, onlarla yüzleşen kılıcı görünce titrediler.

“İmparator, başkentte olanları nereden biliyor?”

İmparatorun gözlerinin ve kulaklarının ne kadar uzağa erişebileceğini bile bilmedikleri gerçeği büyük bir korkuya dönüşmüştü. Bugün gözlerinin önünde kan yoktu ama İmparator itibar kazanmıştı. Her an hepsini öldürebilirdi.

“Bu imparatorluğun her yerinde gözüm ve kulağım var. Eğer ortaya çıkmamış bir şey varsa bir günden bile az sürede kulağıma gelir.”

Serwin, onları korkuya boğarak yavaşça onlara baktı.

‘Bu yeterli olmalı.’

Sonra gözleri Marki Lewin’in gözleriyle buluştu.

Onun aşağılık gülümsemesine bakınca Serwin’in midesi düğümlendi. Şu an damarlarında hissettiği zehir, bir şişeyi doldurmaya yeterdi.

‘Hedefimize ulaştık.’

Serwin dişlerini sıktı ve öldürücü hisleri bastırdı.

Ehehehehe.

Felaketin kahkahası duyuluyordu ki buna kıkırdama da denebilirdi. Amelie’yle olan kısa ayrılık, felaketin yeniden hayata dönmesine sebep olmuştu.

Serwin, felaketi görmezden geldi ve salona kaçtı. Arkasından soylular rahatsız edici bir kahkaha patlatmışlardı. Bu, felaketin yarattığı işitsel bir illüzyondu.

‘Kapa çeneni.’

Serwin bunu görmezden geldiğinde kahkaha da bir anda kaybolmuştu. Artık her zamankinden daha güçlüydü, hem zihinsel hem de fiziksel olarak. Felaket ne tür numaralar çevirirse çevirsin bedeninin buna yenik düşmeyeceği konusunda kendine güveniyordu. Amelie burada olduğu sürece bu savaş, onun zaferi olacaktı.

‘Gece olması için sabırsızlanıyorum.’

Serwin küçük, pembe kuşu hatırlayarak gülümsedi.

 

~~~

 

Serwin döndüğünde saat gecenin bir yarısı olmuştu. Serwin’in geldiği haberiyle Amelie onu hizmetçiyle karşılamaya gitti.

“Majesteleri!”

Amelie ona yaklaşmaya çalıştı ama sonra durdu. Serwin sadece yarım gün uzaktaydı ama Zalim İmparator Serwin olmaya geri dönmüştü. Ne yapmıştı öyle? Yorgun görünüyordu. Amelie onu gördüğünde ona söyleyeceği şeylerin hepsini unuttu.

Amelie dikkatlice elini uzattı. Serwin onun elini tuttu ve sanki büyülenmiş gibi başını Amelie’nin omzuna yasladı. Hizmetçiler o ikisini şaşkınlıkla ve sanki gözleri yuvalarından çıkacakmış gibi izliyorlardı ama aslında Amelie kayıtsızdı. Buraya gelirken Serwin, Amelie’nin omzuna yaslanmıştı veya ikide bir onun boynunun arkasına vurmuştu.

Amelie ilk başlarda gergindi ancak bu o kadar sık olmaya başlamıştı ki artık birazcık sinir bozucu büyük bir köpekle ilgileniyormuş gibi hissediyordu.

‘Yine bunu yapıyorsun. Çok yorulmuş olmalısın.’

Amelie cesaretini topladı ve nazikçe Serwin’in siyah saçlarını okşadı. Onu dışarıda beklediği için elleri normalden daha soğuktu.

“Artık benimle olmana gerek yok.”

“Sadece sizin hakkınızda endişeleniyorum.”

‘Felaket hakkında endişeleniyor olmalı.’ diye onayladı içinden Serwin ama nedense kalbi kırılmıştı. O böyle yaslanırken Amelie’nin kokusu günün yorgunluğunu alıp götürmüştü.

 

~~~

 

Amelie yıkandı ve yatmaya hazırlanarak banyodan çıktı. Birazcık bile hareket etmesi gerekmemişti çünkü hizmetçiler hiçbir şey demeden onu temizlemişlerdi.

‘Ne lüks ama.’

Amelie yorgun vücudunu yatak odasına yöneltti ve kapıda durdu.

‘Bu da ne?’

Yatak odasındaki atmosfer alışılmışın dışındaydı. Oda karanlıktı ve sadece yatağın yanında küçük, ilginç bir turuncu renkte lamba vardı. Yatağın üzerinde opak, beyaz bir kıyafet duruyordu ve dar masaya da güzel bir şişe ve bardak koyulmuştu. Güller de vardı.

‘Neden bu ‘ilk gece tasarımı’ gibi hissediyorum-?’

Amelie, şaşkınlıkla hizmetçisi Milena’ya baktı. Milena’nın gözleri Amelie’yle buluşunca utançla gözlerini kaçırdı.

‘Neden utanıyorsun-?’

Amelie’nin de yüzü kızarmıştı.

‘Beni etraflıca temizlemelerine şaşmamalı. Bana askılı elbise de vermişler.’

Tek parça pijamayı reddeden Amelie iç çekti ve sade pijamalarını giydi. Hizmetçiler açıkça bir şeyi yanlış anlamışlardı.

Serwin’le uyuması tamamen platonik bir hareketti. Yalnızca o uyurken felaketin onun bedenini ele geçirmesini önlemek içindi. Bunu onun yanında durdurması lazımdı.

‘En kibar şekliyle bu bir tıbbi alıştırma. Bunu söylemek kulağa gerçekten tuhaf geliyor, ah-’

Amelie, bu yanlış anlaşılmayı nasıl çözeceğini düşündü. O sırada Serwin yatak odasına gelmişti. Hizmetçiler, yanlış anlaşılmayı düzeltme fırsatı bırakmadan hızlıca odadan çıktılar. Amelie şaşkınlık içinde, giden kadınların arkasından baktı.

“Yapmamı istediğin bir şey var mı?”

“Yok…”

Amelie yatağa bir bakış attı. Gün içinde bu kadar hoş görünmeyen yatak şimdi bir garipti.

‘Yani bu yatakta İmparator’la birlikte aklım başımda bir şekilde mi yatmam gerekiyor? Bu benim ilk seferim.’

Dün, Serwin’in yüzüne bakarken içi geçmişti yani ilk kez akılları başlarında ve yorgun olmayan bir şekilde birlikte yatacaklardı.

‘Ah…’

Amelie’nin aklına birdenbire Serwin’in bu sabah gördüğü yüzü geldi. Uykulu bir yaratık ona bakıyordu ve Amelie gerçekten onun yakışıklı bir yüzü olduğunu düşünmüştü.

Amelie’nin yüzü sıcakladı.

Görünüşte hiçbir şey olmayan yüzüne yelpaze yaptı.

“Amelie.”

Serwin, Amelie’ye seslendi. Çoktan yatağa girmişti. Bu duruma karşı sakin görünüyordu. Hatta yorgundu ve bir an önce uyumak istiyordu.

‘Bilinçli olan tek kişi benim sanki.’

Amelie’nin yüzü kızardı.

“Buraya gel.” dedi Serwin elini uzatarak.

‘Kokulu yastık veya evcil hayvan değilim ben-’

Amelie iç çekip yatağa çıktığında Serwin, Amelie’nin kolunu çekti.

“…!”

Serwin, Amelie’yi yatırdı ve ona tepeden baktı. Serwin’in yüzünün gölgesini görünce Amelie kurumuş tükürüğünü yuttu.

“Majesteleri?”

“Parfüm mü kullandın?”

“Pardon? Ah, evet-”

“Bundan sonra kullanma.”

Serwin kaşlarını çattı. Belki de Amelie tuhaf bir şey kullandığı içindi, kokusu silikti. Yakınlaşmadığı sürece kokusunu alamıyordu.

Burnunu Amelie’nin boynunun arkasına gömdü. Sıcak ve nemli nefes, Amelie’nin boynunun arkasındaki saçlarla oynadı. Sersemleyen Amelie gözlerini kapattı.

‘Ah, cidden-’

Kendisine bunun tıbbi alıştırma olduğunu tekrar edip durmuş olsa da kolayca sakinleşemiyordu. Nefes kesici bir şekilde çok yakınlardı, üzerlerinde sadece ince pijamaları vardı ve bu durumda sakin olmak bile daha tuhaftı.

Amelie, Serwin’i kibarca göğsünden itti.

“Majesteleri… Ç-Çok yakınsınız.”

“Ah- Özür dilerim. Farkında değildim.”

Serwin’in sesi çoktan uykulu bir hal almıştı. Amelie onun elini tuttu ve onun sessizce yanına yatırdı. Serwin, mahmur gözlerle Amelie’ye baktı.

“Biraz daha uzağa yatın. Bana yapışmayın.”

Serwin ancak Amelie yatağa yattığı vakit biraz daha kaydı.

“İyi geceler.”

“Sana da.”

Amelie’nin aksine Serwin hemen gözlerini kapatmadı. Sessizce Amelie’nin yüzüne baktı. Bir süre sonra Amelie tamamen uykuya daldığında onun yanına sokuldu.

Ağır bir koku ve vücut ısısı alış-verişi oldu.

‘Çok güzel hissettiriyor.’

Hemen uykuya dalacağını düşünmüştü ama tuhaf bir şekilde bunu istemiyordu. Zamanın biraz daha yavaş akmasını ummuştu.

Serwin uzun bir süre Amelie’nin yüzüne baktı, sonra gözlerini kapattı ve çok geçmeden uykuya daldı. Sessiz ve hoş bir uykuydu, uzun zaman sonra ilk defa hissettiği bir şeydi.

Yorum

error: İçerik korunmaktadır!!

Ayarlar

Karanlık mod ile çalışmıyor
Sıfırla
Germany VPS Diaetolin Anime Öneri webtoon oku manga oku manga oku webtoon oku was wiegt ein baby care can dogs eat bodrum escort sweet bonanza deneme bonusu veren siteler casino siteleri bonus veren siteler casino siteleri bedava bonus 1xbet bedava deneme bonusu veren siteler ifşa link his taşı deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu casino siteleri deneme bonusu veren siteler komiku