Fresta’nın heyecanı sesinden belliydi. Hemen kapıyı açtı ve Manor ile birlikte aşağıya indiler.
“Kapıda bizi bekliyorlar, bayan Fresta.”
Fresta ve Manor dışarıya çıktılar. Fresta yine peruğunu takmıştı. Kapıya çıktıklarında daha farklı giyimli bir adam onları kapıda bekliyordu. Tamamiyle siyah giyinmişti. Siyah bir pelerini ve üzerinde Rodalenne ailesini temsil eden bir rozet vardı. Fakat zırh giymiyordu. İki tane de bıçağı vardı. Bu kişi sişah olarak bıçak kullanıyor gibiydi. Tüm bu siyah giymenin yanında saçları ve gözleri de siyahtı. Manor o kişiye nedense saygılı davranıyor ve olanları ona rapor ediyordu. Sanki o kişi, Manor’un üst rütbesi gibiydi. Manor, Fresta’ya döndü.
“Bayan Fresta, onu takip edeceğiz. Bizi arabanın olduğu yere kadar getirecek. Daha sonra siz ve onlar Rodalenne köşküne gideceksiniz.”
“Tamam, Manor.”
Fresta ve Manor bir süre yürüyerek bu siyah giyimli kişiyi takip etti. Uzun bir yol yürüdükten sonra tenha bir alana geldiler. Bu alanda bir at arabası vardı. Bu at arabasının etrafında da aynı şekilde giyinmiş insanlar vardı. Manor biraz gergin gibi duruyordu. Sonunda takip ettikleri siyah giyimli adam Fresta’ya dönerek konuşmaya başladı.
“Bayan Fresta, ben sizi köşke kadar götürmekten sorumluyum. Fakat öncesinde sizin gerçekten bayan Fresta olduğunuzu doğrulamamız gerekiyor.”
Bu kişi at arabasına kadar gitti ve elinde yine bir taşla geri döndü. Elindeki taş Manor’un da daha önce kullandığı soy taşına benziyordu. Fakat daha küçüktü ve rengi de beyazdı.
“Bu taşa benzeyen bir taşı daha önce görmüş olmalısın değil mi? Fakat bu biraz daha farklı. Bu taşın işleyişi aynı, fakat tepkisi daha farklı olacak. Kanını damlattığında eğer Fresta isen taşın rengi aynı kalacak. Fakat eğer Fresta değilsen kanını emdikten sonra taşın rengi kırmızıya dönüşecek. Tamam mı?”
“Tamam.”
Eğer gerçekten bütün bu olanlar gerçekse ve kendisi gerçekten Fresta ise yine Fresta olduğu ortaya çıkacaktı. Karşısındaki görevli bıçağını kınından çıkardı. Fresta ne yapacağını biliyordu. Fresta işaret parmağını uzattı ve görevli parmağını hafifçe kesti. Bıçak oldukça keskin görünüyordu. Kan, soy taşının üzerine düştü. Ardından bu taş birkaç saniye içinde kanı emdi. Henüz taşın renginde bir değişiklik yoktu.
“Eğer 10 dakika boyunca taşın rengi değişmezse, bu, siz gerçek bayan Fresta olduğunuz anlamına geliyor. Ardından köşke dönebilir ve hafıza kaybınızla ilgili doktorla görüşebilirsiniz.”
10 dakika boyunca taşta herhangi bir renk değişimi olmamıştı. Sonunda bu adamlar da Fresta’nın Fresta Rodalenne olduğuna inanmışlardı.
“Bayan Fresta, Fresta Rodalenne olduğunuz doğrulandı. Artık size ben eşlik edeceğim. Lütfen arabaya binin. Arabada sizinle ilgilenecek bir korumanız olacak. Köşke döneceğiz.”
“Tamam. Peki Manor ne olacak?”
“O burada kalacak. Bu bölgeden o sorumlu.”
“Hmm. Bu arada size nasıl seslenebilirim?”
“Bana Kovl diyebilirsiniz, bayan Fresta.”
Fresta arabaya bindi. Arabada onu bekleyen bir koruma vardı. Fakat bu koruma diğerlerinin aksine bir kadındı. Bu kadın kızıl saçlı, gri gözlüydü. Kadın her ne kadar güzel görünse de ona düşman olanlar için bir o kadar da korkunçtu. Üzerinde birçok bıçak bulunduruyordu. Muhtemelen bu bıçakları fırlatmak için kullanıyordu. Fresta tüm bu düşünceler arasında yüzerken kadın nazik sesiyle konuşmaya başladı.
“Umm, siz bayan Fresta olmalısınız. Sizinle tanışmak büyük bir şereftir. Ben Tisha.”
“Merhaba Tisha, bende tanıştığıma memnun oldum.”
Bunları söyledikten sonra etrafa bir sessizlik çöktü. Her ikisi de ne diyeceğini bilemedi.
“Umm, Tisha, ne zaman Rodalenne ailesine katıldın?”
“Hmm, bir düşüneyim. 7 yaşımdayken savaşçı eğitimleri almaya başladım. 12 yaşımdayken de Rodalenne ailesine katıldım.”
“Vay canına! 7 yaşından beri eğitim mi alıyorsun? Oldukça iyi savaşıyor olmalısın!”
“Tabii ki de! Ben müthiş bir savaşçıyım. Hedefimi tam on ikiden vururum ve seni de en iyi şekilde koruyacağım!”
Fresta ne diyeceğini bilemedi. Ortama yine bir sessizlik çökmüştü. Kimse ne konuşacağını bilemiyordu. Arabanın önündeki perde açıldı ve Kovl başını içeriye soktu.
“Bayan Fresta, umarım yolculuğunuz iyi geçiyordur. Merak etmeyin, bizim yanımızda güvende olacaksınız. Rahat mısınız?”
“Evet, rahatım. Teşekkür ederim. Güvende olacağıma eminim.”
Kovl, Fresta’yı duyduktan sonra başını geri çekti. Yolculuk bir süre daha aynı sessizlikte devam etti. Fakat bir anda bu sessizlik bozuldu. Bu sessizliğin bozulmasının nedeni arabaya saplanan bir oktu.
“Komutanım! Baskın var!”
“Tisha, bayan Fresta’yı koru! Geri kalanlar, baskıncıları avlayın!”
“Emredersiniz!”
Bu bir baskındı…
Devam edecek…