Karşılarındaki 5 kişi ne kadar ilk bakışta insan gibi gözükseler de… bilinçsiz gibi duruyorlardı. Sanki, uzaktan biri kontrol ediyor gibiydi.
“İnsanlarla savaşmayı hiç sevmiyorum…” dedi Nist ardından hançerlerini çapraz tutarak savaş duruşunu aldı.
“Ben de ilk defa insanlarla savaşacağım.” Diye ekledi Kita.
Nist hafif gülerek, “Tabi bunlara insan dersen, resmen zombi gibiler.” dedi.
“Görünüşe göre, bir tanesi kılıç kullanıyor. Sağdakinin ise taş kullanıcısı olduğunu düşünüyorum. Arkada duran da yay kullanıcısı gibi duruyor fakat şu soldakini pek anlayamadım” dedi Kita kafasını kaşıyarak.
“Şimdi öğreniriz” dedi Nist ve bir anda sağdaki taş kullanıcısının arkasında belirdi, resmen ışınlanmış gibiydi.
Benden bile hızlı.
Hızlı bir darbe ile taş kullanıcısının işini bitirdi ve tekrar muazzam bir hızla onun arkasındaki yay kullanıcısına atıldı.
Arkası boş olan Nist’i kılıç kullanıcısı tam gafil avlayacaktı ki, Nist hançerlerinden birini sola birini de sağa atıp atıp ikisini de gafil avladı.
“Eeh daha demin söylediğiniz sözlerinize ne oldu efendim? Bakıyorum da daha yerinizden bile kıpırdamamışsınız.” Dedi küstahça gülen Nist elindeki hançerlerinden birsini Kita’nın ayaklarına doğrultarak.
Tam bu sırada Nist, ilk başta 5 kişi gördüğünü fakat Kita’nın 4 kişiyi tahmin ettiğini hatırladı.
Bir anda soldaki kullanıcının attığı siyah perde ile önünü göremeyen Nist’i yerin altında saklanan 5. düşman arkaladı.
“A-ah 5. nered-“ diye bağırdı Nist.
“Teknik: Hikari”
Gözleri parlayan Kita muazzam bir hamleyle önündeki karanlığı bir darbede yardı ve Nist’i son saniyede kurtardı.
Ardından soldaki son kalan düşmana doğru yöneliyordu ki, fakat düşman beklenmedik bir şekilde gözden kayboldu.
“Siz daha demin teknik mi kullandınız?” dedi Nist şaşkınlıkla. Ardından etrafına bakarak ekledi:
“Neyse bunu daha sonra konuşalım. Umarım tahminim yanlıştır fakat… bu son eleman lanet kullanıcısı olabilir.”
“Lanet… mi?” diye sordu Kita.
“Taşların güçlerini zorla emerek, bir nevi enerjilerini tersine çeviriyorlar. Fakat kullanan kişiyi lanetliyor ve yaşam süresini kısaltıyor.”
“Hutson böyle bir şeyden bahsetmişti, durumumuz ne kadar kötü peki?”
“Tahmin ediyorum ki, daha demin kapıştıklarımız asıl vücudun kopyalarıydı. Çok dikkatli olmamız lazım, karşımızdaki kişi… 0.seviye bir bozuk doğana denk güçte olabilir.”
Ardından küçük bir gülme sesi duyulmaya başlandı. Daha deminki 5.kişi bir elini Kita’nın bir elini de Nist’in omzuna koymuştu.
İkisi de buz kesilmişti, hareket dahi edemiyorlardı.
“K-K-KIIPIRDAMAYIN!!”
Ardından ses tonu değişti ve konuşmaya devam etti.
“Ah, konuşamamaktan nefret ediyorum yan etkiler işte ne yaparsın!” dedi Gedon.
Kita ve Nist hareket dahi edemiyorlar üstlerindeki büyük gücün baskısını hissediyorlardı.
“Aslında sizi öldürmek isterdim, fakat efendim Xia’nın gözünde biraz değerlisiniz sanırım. O zaman düşündüm ki… kollarınızı koparırsam sorun olmaz!”
O sırada Nist konuşmaya yeltendi.
“Ben ki Maceracılar Birliği’nden Nist, senin gibi aciz bir yaratığın elinde böyle mahsur kalacağıma… ölmeyi yerlerim.” dedi ve ardından haykırarak elini hızla Kita’nın bacağına dokundurdu;
“Teknik:Zero”
Kita gözlerini açtığında kendisini bir ormanın içinde buldu ve önünde muazzam bir patlama gördü. Nutku tutulmuştu”
“Efendim?!”
Nist hala devam eden patlamanın oluşturduğu buluta bakarak konuşmaya başladı:
“Bir tek siz teknik kullanmıyorsunuz efendim. Olanı açıklamam gerekirse hançerlerimden bir kaçını her 2-3 saatlik mesafede bir bırakıyordum. Bu uyguladığım teknik dokunduğum kişiyle beni hançerleri bıraktığım yerlerden birine ışınlamamı sağlıyor.”
“Bu şekilde ödeşmiş olduk sanırım fakat o patlama neydi?” Diye sordu Kita.
“Aynı zamanda hançerlerimin içindeki enerji miktarını dışarı vurabiliyorum kısaca açıklamak gerekirse daha demin 2 hançerimle öldürdüğüm kopyaların üstündeki hançerleri patlatıp bizi buraya ışınladım”
“Etkileyici, fakat o adamın işinin bittiğini sanmıyorum ayrıca Xia diye birinden bahsetti ondan önceki gelen adam ile bir bağlantısı olabilir mi bu ismin?”
“Eğer tahmin ettiğim gibiyse bende işini bitirdiğimizi sanmıyorum fakat en azından kurtulduk. Axia’ya gittiğimizde bu konu hakkında bir araştırma başlatacağım.”
“Şimdilik berabere kaldık diyebiliriz o zaman… ama hey, işin sonunda karşılıklı hayatımızı kurtardık.”
“Sizi küçümsediğim için kusuruma bakmayın efendim fakat klan hakkında bilginiz bile yokken “teknik” kullanabileceğinizi düşünmüyordum. Bu konu hakkında sonra size soracaklarım var fakat vakit geçmeden Nirva’ya ulaşmamız lazım.”
“Haklısın, hadi gidelim.”
Bulundukları ormandan Nirva’ya doğru yürüyen ikili yol boyunca sohbet ettiler ve birbirleri arasındaki bağı daha da arttırdılar. İkisi de birbirinin hayatını kurtarmıştı ve birbirlerinin yeteneklerine hayran kalmışlardı.
Nirva’nın girişinde at arabalarını gördüler, sonra ise kendilerine doğru koşarak gelen bir adamın ağlaması ile muhabbetleri bölündü.
“Nist Beyim, şükürler olsun iyisiniz! Bir şeyiniz yok değil mi?” dedi adam hıçkırarak.
“İyiyim, Herald düşündüğün için teşekkür ederim. Sen nasılsın yaralanmadın değil mi?”
“Sizi arkada bıraktığım için çok endişelendim, Kita Beyim siz de iyisiniz değil mi?”
“İyiyim teşekkürler.”
“Bu gece burada konaklayalım. Zaten bugünlük yeteri kadar macera yaşadık. Yarın dinç bir zihin ile Axia’ya geçmemiz daha uygun olur.”
Kita ve Herald başları ile onayladılar.
Otele doğu ilerlemeye başladılar. Holün ortasına geldiklerinde Nist durup arkasını döndü ve konuşmaya başladı
“Tamamdır o zaman yarın sabah görüşürüz efendim iyi uykular.”
Kita gülümsedi ve cevapladı, “Teşekkürler Nist, sana da iyi uykular.”
Nist sıcak bir gülümseme ile cevap verdi ve arkasını döndü.
“Size de teşekkürler efendim…”