NovelTR BETA V1.0 [Erken Erişim] | Beta süreci nedeniyle hatalar görülebilir.

BÖLÜM 46

Çevirmen:YunaFernandes

Editör:YunaFernandes

Kafamı havaya kaldırdığımda görüşüme kaşlarını çatmış Claude girdi. Neden bana öyle bakıyorsun?

“Anlaşılmıyor. Neden o sinir bozucu şeye ihtiyacı var?”

“Tabii ki prenses bana sahip ama prensesin yaşlarında bir arkadaşı olsa daha iyi olurdu diye düşünüyorum. “

Ne, ne! O konu bitmemiş miydi?

“Athy Bay Beyaz’ın oğlu ile arkadaş olmak istemiyor, abi!”

“Evet. Aslında bunu söylediniz.”

Sanki bildiğini söylercesine gülümsedi ama bu sadece beni daha da meraklandırdı.

“Bugünlük bu kadar yeter ayrılabilirsin.”

“Anlaşılmıştır. İyi dinlenin.”

Ama Claude sadece dilini şaklattı ve ben sadece onları merakla izleyebildim.

Ijekiel ile arkadaş olmak istemediğimi söylememin iyi olması gerekiyordu, değil mi? Tam Jennette ile de arkadaş olmak istemiyorum diyecektim ancak şu an Ijekiel hakkında konuşuyorlar, Jennette değil. Olayları daha da büyütmemeliyim.

Kötü bir şey olacakmış gibi hissettiğim için Claude’a baktım.

Birkaç gün sonra, sezgilerim doğru çıktı.

“Prensesin arkadaşı olarak seçildim. Burada olmaktan çok mutluyum,prenses.”

Siyah aptal,neden geldin?!

Aptalın önümde eğilmesi ile dondum kaldım.

“Prensesin arkadaşı olmaya tamamen uyabileceği için onu önermiştim.”

Gururla gülümseyen Felix’e yumruk atmak istedim. Düşündüğüm gibi sendin! O gülümseme ile bana daha ne kadar saldıracaksın? Grr!

“Prensesin Dük bay Alpheus’un oğlu yerine genç büyücüyü tercih ettiğini siz de söylemiştiniz,prenses.”

Duymadan cevap verdiğim soru o muydu?! Sadece Bay Beyaz’ın ailesi ile ilgili konuştuğunuzu düşünmüştüm!

“Athy’nin arkadaşa ihtiyacı yok! Felix yeterli!”

“Teşekkür ederim,prenses. Gerçekten çok mutluyum.”

Evet, bu yüzden şu aptalı kovala ve iyi bir konuşma yapalım.

“Ama ne kadar düşünürsem düşüneyim, prensesin gerçekten kendi yaşında bir arkadaşa ihtiyacı vardır. Tabii ki kendinizden büyük yaşta arkadaşınızın olması havalı birşey ancak sadece prensesin yaşınıdakilerle de elde edebileceğiniz tonlarca tecrübe var.  “

Hii. Felix ne zaman bu kadar inatçı oldu? Ta-tabii ki bu doğru. Ama hayır, millet hepiniz kandırılıyorsunuz! Bu aptal benimle aynı yaşta değil!

“Burada kısa bir süre kalarak bile çok fazla şey öğrendim. Prensesin arkadaşı ünvanına tamamen uymak için elimden geleni yapacağım.”

S-seni solucan?! Arkadaşım olmaya çalışma bile!

“Peki ya babam? Athy kendisi babacığına sormak istiyor.”

Önceden beni kurtardığın için bu kadar sessiz kaldım ancak bu sefer her şeyi dökeceğim! Bunu dürüstçe söylediğimde yalan söylediğimi düşünmeyecektir, değil mi?

“Prensesin Blackie’si bugünde çok sevimli.”

Ama aptal konuşurken gülümsemesi, tüylerimi diken diken etti. Sevimli bir gülücük gibi gözükebilir ancak benim gözlerimde öyle değil.

Ve ne zaman Blackie’mi aldı?! Blackie masanın altındaydı!

“O prensesin evcil hayvanı, tabii ki. Onu gördüğüm her gün o kadar sevimli görünüyor ki onu odama götüresim geliyor.”

Hık. Blackie’nin karnını severken dondum kaldım. Aynı şekilde Blackie de titriyordu.

Beni tehdit ediyor,değil mi? Beni Blackie’yi yemekle tehdit ediyor,değil mi? Değilll mii?!

 

“O kadar küçük ki bir ısırıkla herkesin yiyebileceği kadar. Ne kadar da şirin….”

Fısıldamasıyla, pes ettim.

“Wow. Athy’nin yeni arkadaşı. Abi, hadi en iyi arkadaşlar olalım! Athy babacığına sonra teşekkür edebilir. Hehe.”

“Aynı şekilde bende, prenses.”

Ühü ühü. Nasıl bu şekilde yaşayacağım?

Felix başardığı şeyle gurur duyuyor gibiydi ve Zümrüt sarayından ayrıldı.

Ne kadar da kötü bir Felix abi! Bunların hepsini akşam günlüğüme yazacağım! İlerdeki on yılda bu olay yüzünden seni lanetleyeceğime dair yemin ederim! Ühü.

“Bize bir süre izin verin. Bir süredir Yakut sarayında kaldığım için saraylar gerçekten rahat.”

Bu inatçı aptal! Kendini ne sanıyorsun da benim odama kendi odanmış gibi muamele yapıyorsun? Bu p*ç bu odanın gerçek sahibini görmezden geliyor.

” Sen kimsin,abi?”

“Lucas.”

“Onu sormuyorum!”

Koltukta yatan ş*refsize yine bağırdım. Sonra ise bana ‘cesaretlisin?’ dercesine baktı.

“Abi, gerçekte kaç yaşındasın?”

“Kaç düşünüyorsun?”

Bana mı sordun? Bakalım. O görünüşteki yaşın…

“On sekiz! Abi on sekizsin! Kesinlikle on sekiz! On sekiz değil mi?”

“………”

“Yaşın.”

O aptal, sanki bir aptala bakıyormuş gibi bir yüz yaptı.

Bir süre sonra, sanki sinirlenmesine ve küfür etmesine değmezmiş gibi derin bir nefes verdi.

Ama ne. Ben yedi yaşındayım. Yedi yaşında birisinin kasıtlı olarak küfür edeceğini düşünmüyorsun değil mi?  Kötü hissettiğinde ne yapacaksın?

Ama siyah aptal anlayamadığım sözler söyledi.

“Şu anda seninle aynı yaştayım.”

Yalan söylesen bile bu mantıklı değil! Eğlenceli mi? Ne?

“Evet. Birlikte büyüyeceğiz.”

Çocuk gibi gözükmesine rağmen kendisini bir çocuk mu sanıyor?

Sinirlenmiştim ona doğru yürüdüm ve Blackie’yi kollarımın arasına aldım.

“Gerçek kimliğini söyle. Benim arkadaşım olacağını söyledin, değil mi? Neden kendini tanıtmıyorsun?”

“İsmimi biliyorsun, yaşımı biliyorsun. Başka neyi bilmen gerekiyor? Başka bir şey yok. Ve yeni bir arkadaş yaparken sen kendini nasıl tanıtıyorsun? “

Ne. B-Bir anda konuşamaz oldum. Kıpkırmızı gözlerine bakarken diyebileceğim hiçbir şey yoktu.

A-Aslında doğru. Bir arkadaşa kendini nasıl tanıtırsın?

“Gördün mü? Suskunlaştın.”

“H-Hayır!”

Ühü bu kadar kolay mıyım? Ne söylemem gerektiğini bilmiyorum!

“Ve dük Alpheus derken, babanı görmeye giderken koridorda gördüğün adam mı?”

‘derken’ de ne demek oluyor! Konuyu değiştiriyorsun!

“Eğer abi bana bu şekilde davranacaksa, Bay Beyaz’ın oğlu ile arkadaş olmam daha iyi olurdu.”

Ijekiel bu ş*refsizden daha da saygılıdır.

Wahh. Sadece Bay Beyaz ile ilişkili olmak istememiştim,bu kadar. Ama otobüs çoktan kalktı. Wahh.

“Ijekiel? Yoksa o rakundan mı bahsediyorsun?”

Komikmiş gibi güldü. Kim kime gülüyor şu anda?

Somurtarak sinirle baktım. Geçen sefer odamdan ayrıldığında onunla ilgili endişelenmemeliydim. O sadece benim ve Blackie’nin düşmanı. Seni karınca yiyen! Hii, hayır. Üzgünüm karınca yiyenler.

“Eğer o kadar çok arkadaş edinmek istiyorsan. Ah, beyaz köpeğin çocuğuna ne dersin.”

Ama gülen ş*refsiz bana sırıtmaya başladı.

Bekle. Ne yapmayı düşünüyorsun? Tehlike sinyalim kırmızı yanmaya başladı.

“Yeni bir arkadaşa nasıl kendini tanıtacağını öğren o zaman.”

Ama cümlemi bitiremeden, görünüşüm bir anda değişti. Kendimi çok hafif hissettim. Bu da ne? Bana ne yaptın, seni aptal!

Whoosh.

Baş dönmem bitince fark ettim ki, düşüyormuş gibi hissediyordum.

“Ahh, tanrım, annecimm!”

Tabii ki çok şaşırdığım için çığlık atmaya başladım. Neden gökyüzünü görüyorum? Neden havadayım?

Fıssh!

Ama tamamen düşmeden önce vücudumun havada süzüldüğünü hissettim. Vücudum yavaşça düşmeye başladı, yere düşmeden önce birisi beni yakaladı. Tam zamanında.

Ancak görünüşe göre beni tamamen tutmak biraz fazlaydı, kişi de benimle birlikte düştü.

“Owwy….”

Çimenler günışığının altında parlıyordu. Fark ettim ki, altımda başka birisi daha vardı, aceleyle oturma pozisyonuna geçtim.

“Ugh.”

Altımdan gelen kısık sesle hızlıca ağzımı açtım.

“Ayy. Üzgün….”

Ama gözlerimin gördüğü manzara gün ışığında parlayan gümüş saçlar ve parlayan iki altın gözdü.

Gözlerimiz buluştu. Dikkatle acı yüzünden yarısı kapalı olan gözlerin yavaşça tamamen açılmasına baktım.

Bir süre sonra, siyah aptal ile aynı yaşlarda olan kişi gördüğü şeylere inanamıyormuş gibi mırıldandı.

“Leydi Melek…..? “

Sen yoksa Ijekiel misin….?

Ama düşüncemi kabul etmeyi reddettim.

Ahahaha. İmkansız. Ona çok benzeyen birisi olmalı, kesinlikle. Her ne kadar korkunç derecede Bay Beyaz köpeğe benziyor olsa da daha yakışıklıydı. A-Ama imkansız, değil mi? Değil mi?!

“Melek……”

Aniden olan olay yüzünden oğlan çok şaşırmış gibi görünüyordu ve dikkatle bana bakıyordu. Gözleri kocamanca açıldı ve onun masumluğunu kanıtlayacak derecede yuvarlak ve tatlı bir manzaraydı.

Uhh, sen benden daha çok meleğe benziyorsun…… Tabii ki ben birazcık daha şirin, sevimli ve güzelim!

Ama buradaki çocuğun gümüş saçları ve altın gözleriyle tam bir meleğe benzemesi kesinlikle doğruydu. K-kesinlikle altın bağımlısı olduğum için değil.

Ama kendisini kontrol ederken, şaşkınlık içeren altın gözleri yavaşça sakinleşti.

Çocuk sanki hiçbir şey olmamış gibi hala bana bakıyordu.

“Bir melek değil mi?”

Bu sadece küçük bir mırıldanmaydı.

Tabii ki değilim. Bana sakin bir şekilde bakmaya başladığında, utançtan kaçmak ve saklanmak istedim.

Yorum

error: İçerik korunmaktadır!!

Ayarlar

Karanlık mod ile çalışmıyor
Sıfırla
Germany VPS Diaetolin Anime Öneri webtoon oku manga oku manga oku webtoon oku was wiegt ein baby care can dogs eat bodrum escort sweet bonanza deneme bonusu veren siteler casino siteleri bonus veren siteler casino siteleri bedava bonus 1xbet bedava deneme bonusu veren siteler ifşa link his taşı deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu casino siteleri deneme bonusu veren siteler komiku