Çevirmen:YunaFernandes
Editör:YunaFernandes
“Prenses’in uykusu olduğu için ben de dışarıda duracağım.”
Felix ve o aptal odayı terk ettiler. Odada sadece Claude ve ben vardık.
“Huammm, uykum var.”
Onu kandırabildiğimi veya oyunculuğumu fark etmesini anlamanın hiçbir yolu yoktu, ama ‘tsk’ sesi çıkardı ve beni yatağa yatırdı.
“Böyle saçma şeyler yapmayı bırak ve uyu.”
Aslında uyumayacaktım ama Claude’un eli gözüme dokunduğunda uykuya daldım. Uyuyormuş gibi yaptıktan sonra Blackie’yi görmeye gidecektim.
Ama planım mahvoldu. Tabii ki de Claude sayesinde.
Ve yine peri ablayla karşılaştım. Doğa perisi yeşil çimlerin üzerinde son zamanki gibi dans ediyordu.
Gözlerimi yeniden açtığımda görüşüm simsiyahtı.
Eyy, ne kadar süredir uyuyorum. Yanlışlıkla uyuyakaldım. Günüm öylesine geçti.
Adaletsizce hissettim, gözlerimi iki elimle ovuşturdum ama sonra durdum.
“……”
Ayın altında Claude’u gördüm. Yatağın kenarında oturup yüzünde duygu olmadan pencereden dışarıya bakıyordu.
Garip bir duyguyla ona baktım.
…..Yani haklıydım. O peri ablayı hayal etmemi sağlayan kişi sensin. Claude ile buluştuğum her günden sonra onu görüyordum, ve dahası rüyalarımdaki peri abla…
“Hala gece yarısı. Gözlerini kapat ve biraz daha uyu.”
Rüzgarın sesi ile birlikte kulaklarıma sessiz bir ses geldi. Battaniyeyi gözlerime kadar çektim.
Ben ve Claude’un arasının ilk tanıştığımız güne nazaran daha yakın olduğunu gördüğümde kendimi garip hissettim.
“Sen tamamen uyuyana kadar burada kalacağım.”
Bu kadar soğuk şekilde söylerken, neden kelimelerin bu kadar sıcak…?
İçimden mırıldandım ve gözlerimi kapattım.
O gece hiç rüya görmeden rahatça uyuyabildim…