Çevirmen:YunaFernandes
Editör:YunaFernandes
Hii. Yani işte harika yüce dahi büyücüden beklenildiği gibi. Ama şu an hayretlenmenin zamanı değil.
“O-O zaman şu an da tehlikeli değil mi? Artık Blackie ile oynamama izin verilmeyecek mi?”
Sonra ise siyah aptal sanki ilgi çekici bir şey duymuş gibi gülümsedi.
“Beni çok fazla küçümsüyorsun.”
Beni acınası görmüş ya da kendini kötü hissetmiş gibi bakıp düşünüyordu.
“Kurtardığım bir kişiyi, sadece bu sorunu çözemediğim için tekrar ölmeye itebilecek bir erkek gibi mi görünüyorum?”
H,hayır…. Hayır diyeceğim bu yüzden Blackie’yi ağzına tıkıştırma. Blackie’ye sıkıca sarılırken bir damla ter aktı.
Sonra ise bu p*ç boş tabağı masanın üzerinde ileriye doğru itti ve koltukta arkasına yaslandı. Sonra bacak bacak üstüne attı ve şu an gerçekten hiç çok görgüsüz gibi gözüküyordu.
“Babanı o şeyi öldürecekken durdurduğum için teşekkür et.”
Ah doğru! Claude’un Blackie’yi öldürmeye çalıştığını söylemişti.
“Görünüşe göre çok seviliyorsun. Onun yüzünden olduğunu söylediğimde anında öldürmeye çalıştı. Ama eğer öyle olsaydı yani onu öldürseydi çok daha tehlikeli olurdu çünkü bütün mana senin vücuduna geri dönerdi.”
Tam o anda rüyalarımdaki sesin anısı aklıma geldi ama nedenini bilmiyorum.
Uyandığımda Claude’un yaptığı yüz ifadesini hatırladım. Hareket etmeyi bırakan vücudu ve gözlerinde gösterdiği o duygular.
“Doğru. Bu zamanlarda kutsal hayvanı olan fazla hayvan yok. Bunu yine anlatmak istemedim bu yüzden onun sadece bir tür büyülü yaşayan varlık olduğunu söyledim. Ve Blackie’yi senin iyileşmen için kullanılabileceğini söylediğimde kurtuldu.”
Blackie bir anda elimi yalamaya başladı. Gözlerime bakan kocaman altın gözlerini görünce meraklandım.
“O zaman Blackie’nin önceleri benden kaçınmıştı çünkü benim için tehlikeli olacağını biliyor muydu? “
Bunun hakkında düşündüğüm zaman anında konuştum, bu düşünce gerçekten olabilir.
Haha, bizim Blackie’miz çok zeki olduğu için bu kesinlikle olabilir! Çünkü Blackie ilerde harika, büyük, güçlü ve dahi bir büyücü olacak kişinin kutsal hayvanı!
Ama siyah aptal eğlenceme müdahale etti.
“Ne, hayır? Öyle birşey yapamazlar. Kutsal hayvanın hareketleri sadece sahibinden gelir. Tıpkı senin yaptığın gibi Blackie’nin çikolata çalması gibi. “”
İlk önce ‘hmm’ gibiydi sonra ise sırıtmaya başladı. Ama sonraki kelimeleri sayesinde şaşırdım ve titredim.
“Söylesene. Aslında bu saraydan kaçmak istiyorsun, değil mi?”
Ne…
“Kimse tarafından fark edilmeden hızlıca ayrılmak istiyorsun, değil mi?”
Hiiii…
“Bir süre Blackie’yi inceledim ama Blackie, her zaman gizleniyor ve her zaman olduğu gibi pencereden dışarı çıkıyor. Ve kutsal hayvanlar büyük ihtimalle sahiplerine benzerler. “
“H-hayır. Ne hakkında konu….”
“Ve benden de çok nefret ediyorsun değil mi? Tam şu anda kaybolmamı istiyorsun. Ve de beni asla görmemeyi diliyorsun?”
Hii!
“Gördün mü? Bu yüzden bir şey yaptığımda her zaman gardını yüksek tutuyorsun. “”
Grrr grrr
Bana yaklaşıp konuşurken Blackie’mi aldı. Bunu Blackie’nin inlemelerini duyduğumda fark ettim.
Bekle ne zaman Blackie’yi aldı?!
“Blackie’nin korkmasının sebebi onu yemeye çalışıyorsun!”
“Vay, yani benden nefret etmiyor musun? Korkmuyor musun? Rahatladım. Aslında biri beni sevmediğini söylediğinde kolayca inciniyorum, gerçekten güçsüz kalbim var.”
“….”
Seni delirmiş p*ç…… Saçma sapan konu……
Bununla ona iyi davranmak zordu. Ama sorun şu ki, birazcık daha büyük yaştaki bir çocuğun görünüşünde gerçekten benden kat kat sevimli görünüyordu. Kuckk. İnanmak istemiyorum. Ne zamandır çocuklara karşı zayıfladım?
“Ama bu görünüşte kalmak zorunda mısın? Neden daha gençmiş gibi davranıyorsun?”
Memnuniyetsizce sordum. Beni meraklandırmasını sevmedim ve diğerlerinin önünde masum ve görgülü davranması can sıkıcıydı.
Sonra ise kollarının arasından çıkmak için kıpırdanan Blackie’ye sıkıca sarıldı.
“Blackie’yi yememi istemedikçe böyle bir şey söyleme. “
“Hii, ne?”
“Şu an sahip olduğum mana çöp kadar ve bu şekilde kalmak manamdan birazcık da olsa tasarruf edecektir. Eğer bu olmasaydı, şu an olduğum gibi davranmazdım. “
O zaman sadece nazikçe söylesene! Neden bunun içine Blackie’nin hayatını neden buna sokuyorsun?? Kesinlikle onunlayken gardımı indirmemeliyim. Hem ne zaman ayrılacak? Gözlerimin önünden kaybol hemen! Grr.
Kırk sekiz gün uyuduktan sonra uyandığımda liseli bir gençti.
Her ne kadar Claude ve Felix içeri geldiğinde hızlıca mini versiyonuna dönüşmüş olup beni paniğe soksa da. O zamandan beri, her zaman böyleydi.
Blackie’yi severken gülümsemeye başladı.
“Ve doğru. Manan düşündüğümden daha lezzetliydi.”
…….Ne? Neymiş lezzetli olan?
Biraz önce duyduklarıma inanmayarak ona baktım.
“Bana öyle bakma. Tek yolu mananı yememdi, zamanla yenilenir. Mananın yok olmasından başka bir iyileşme yolu yoktu. Ama onları yemek yerine kenara atsaydım büyük bir kayıp olacaktı.”
Ne…
……Yani onu yedin? Yedin…..? Beni yiyerek iyileştirdin?! Ben uyandığımda yetişkin formunda olmanın sebebi bu muydu yani?!
“Öyle olsa bile, neden yedin!”
“Kkyuuang!” (Blackie’nin sesi.)
“Seni ne…?”
Blackie bir anda sinirle bağırdı ve onu seven Lucas’a kuyruğu ile vurmaya başladı. Görünüşe göre Blackie’nin sinir küpü patladı.
“Şu an gerçekten çok sevimli davranıyorsun.”
“Qing, Quiiiing….”
Ama bir anda Blackie inledi ve kuyruğunu sallamayı bıraktı.
“Al şunu. Çok korktu.”
P*ç bir kere de Blackie’mi olay çıkarmadan geri ver.
“Baban geliyor.”
Hah, Claude geldiği için mi onu geri verdin?!
Klik
“Prenses!”
Deja vu. Claude’un kollarına koştum.
“Babaaaaa!”
Claude bir şeylerin yanlış gittiğini hissetmiş olmalı ki, bana ve Lucas’a dikkatle baktı.
“Ben….”
Ağzımı ‘Ben onu hiç sevmedim!’ demek için açtım. Hepsini söyleyeceğim! Yaşınla oynadığını, buraya Blackie’yi çalmak için geldiğini, ve biraz önce bana nasıl davrandığını!
Neler döndüğünü öğrenmeye çalıştım ve o benim kurtarıcım olduğu için ona bir şans vermek istedim ama bak! Bana yapacak başka bir şeyi olmadığını söyledi!
Siyah aptal ne yapacağımı ve ne diyeceğimi anlamış olmalı ki ben daha ikinci kelimemi söyleyecekken konuştu.
“Eğer söylediklerime gücendiyseniz özür dilerim,prenses.” (Yuna: Nasıl da kıvırtıyor Claude’un yanında)
“N-Ne?”
N-Ne? Ne oldu buna? Neden birden özür diledi? Bir kelime bile söylemedim.
“Ancak prensesin evcil hayvanından, bazı büyük büyücüler bile zor zamanlar geçirdikleri için prensesin bu yaratıktan mümkün olduğunca uzak olması gerektiğini düşünüyorum. Ancak prenses bu yaratığı çok seviyor gibi bu yüzden, yaratık ile olan zamanını kısaltmanız en iyisidir.”
Ne? Ne diyorsun sen!
Cümlelerinden sonra suskun kaldım. Ne zaman bunu konuştuk?!
Bu aptal yine karakterini gözleri dolu genç asil dahi büyücüye değiştirdi.
Şu an endişelendiği bir kişiyi kızdırdığını gördükten sonra ne yapacağını bilmeyen bir kişi gibi görünüyordu. Ve ben ise tehlikeli olabilecek bir şeyden vazgeçmeyi reddeden inatçı yaramaz bir çocuk oluyordum!
“Doğru. Onu dışarı fırlatmanın en iyi seçenek olduğunu düşünüyorum.”
Ondan bir dakika önce şüphelenen Claude şimdi ise kesinlikle ona katılıyordu. Tabii ki bende şoktaydım.
Claude’un onu öldürmemesinin bir mucize olduğunu bilsem de, onu dışarı fırlatmak !?
“B-Baba. Abi bana Blackie’nin artık tehlikeli olmadığını söyledi.”
“Bir köpeğin sahibini yine ısırmayacağının bir garantisi yok.”
Blackie köpek değil! Ve Blackie’me o şekilde bakma! Wahh, bak işte? Blackie’m korktu!
“Prenses’in manası hala dengesiz,uzak durması en iyisi olur. Günde üç veya dört saatten fazla Blackie ile olması gerçekten tehlikeli olabilir.”
“Ahh çok rahatladım. Bu genç büyücünün etrafta olması çok iyi.”
Benim gerçek duygularımı bilmeden Felix onu övdü. Claude sinirlenmişe benziyordu ama onu öldürmek ile ilgili bir şey söylemedi. Ben ise sadece narin gözüken siyah aptala bakıyordum.
Pes ediyorum. Bu p*ç zaten kimliğini saklamayı başarmış.
“Ben artık gidiyorum.”
“Şunu da götür.”
Claude Blackie’ye sanki bir çöpe bakıyormuş gibi bakıyordu. Bok, neden bunların hepsini Blackie’ye yapıyorsun!
“Baba,baba. Athy Blackie’yi besleyemez mi? Acıkmış olmalı.”
Tabii ki bunu sesli söyleyemedim. Neden mi? Çünkü ben değerliyim. Claude’a mümkün olduğu kadar acınası bir şekilde sordum. Belki şirin davranmam işe yarayabilir.
Claude bir şey söylemeden bir kaç dakika bana baktı. Sonra ise ağzını açtı.
“Görünüşe göre en iyisi onu dışarı fırlatmak.”
“Ne? Büyücü abi, biraz önce ne dedin? Benim yerime Blackie’yi besleyecek misin? Teşekkürler, abi! “
“Fikrimi değiştirdim. Şimdi, hemen.”
“Ahmm.” Esnemeye devam ettim.
“Athy’nin uykusu var, babacım.”
Claude’un soğuk bakışlarını reddederek esnedim. Ve omzuna başımı koydum, siyah aptala sinyal verdim.
Çabucak Blackie ile birlikte çık, çabuk! Birkaç saniye gülmesini tutuyormuş gibi gözüktü ama sonra görgülü bir şekilde eğildi ve odadan çıktı.
Görev Tamamlandı.