Clearchus, düşmanın merkezindeki falanks’ın kendilerinkinden çok daha kalın olduğunu gördü ve düşmanın sol kanadının da daha uzun olduğunu fark etti. Başından beri Genç Kiros’u tamamen desteklemiş olmasına rağmen, bu onun emirlerine itaat edeceği anlamına gelmez. Bu yüzden açıkça reddetti: “Majesteleri, bence önce düşmanın sol kanadını yenmeliyiz ve sonra düşmanın merkezini vurmalıyız; bu çok daha güvenli olur.”
“Artaserhas’ı tanıyorum, Pers ordusunu biliyorum ve Yunan falanksını da anlıyorum! İnan bana, dostum, ordun Artaserhas’ın ordusunu kolayca yenecek! Daha fazla askeri olmasına bir işe yaramaz. Yine de Artaxerxes’i yeneceğiz!” Genç Kiros onu ikna etmeye çalıştı.
Clearchus inatla başını salladı: “Majesteleri! “Majesteleri! Özür dilerim, ama falanks kanadını düşman birliklerine teşhir etmeyeceğim!”
Genç Kiros kaşlarını çattı ve gözlerini Clearhus’a dikti, ama karşı tarafı ikna etmek için sözlerini organize etmesi için zaman yoktu. Onlara zorla emretmeye gelince de, karşı taraf bir paralı askerdi, kendi adamları değil.
“Peki, ne dediysen onu yap!” Genç Kiros atını çevirdi. Sonra aniden dizginleri çekti ve geri gitti.
. . . . . . . . . . . . .
İki ordu birbirinden yaklaşık 500 metre uzaktayken, Yunan askerleri savaş tanrısı Ares’in şarkısını söylemeye başladılar ve ileri doğru yürüdüler.
Şarkılarını bitirdiklerinde orduların arasında sadece 200 metreden az bir mesafe vardı.
“Ares!!!” Askerler hep bir ağızdan bağırdılar, sonra da koşmaya başladılar, ve giderek hızlandılar… “buum! Buum! Buum!…” On binlerce Yunan hopliti bir araya geldiğinde ayak sesleri karanlık geceyi yıldırımla yarmak için enerji toplayan gök gürültüsü gibiydi!
Çığlıklar ve kırık kemikler eşliğinde Yunan ordusuna dalıp sessizliğe gömülen birkaç savaş arabası dışında. Karşı taraftaki Persler, Yunan ordusu yaklaşırken ortaya çıkan korkunç çelik denizinden dehşete düştükleri için ok atmayı ve kalkanlarını kaldırmayı unuttular.
İki ordu arasındaki mesafe 10 metreye indiğinde Pers ordusu kendini kaybetti ve arkasını dönüp kaçmaya başladı.
Yunanlılar zaferin bu kadar çabuk geleceğini beklemiyorlardı. Böylece Yunanlılar bol enerjileriyle düşmanlarını daha güçlü bir şekilde kovaladılar.
İlk başta, Hielos gibi kaptanlar takım arkadaşlarına şunu hatırlatmaya devam etti: “Dizilişte kalın, çok hızlı koşmayın! “Dizilişte kalın…”
Ancak ekip yine de tamamen dağıldı ve tüm Yunanlılar heyecanla kovalamaya devam etti.
. . . . . . . . . . . . .
O anda merkezde olan Genç Kiros, sağ kanadın zaferinin bu kadar hızlı gelmesini beklemiyordu ve bir an için biraz şaşırdı.
“Yaşasın Büyük Kiros!!!” Görevliler mızraklarını sallamaya ve zafer çığlıkları atmaya başlamışlardı.
“Majesteleri, katılacak mıyız?” Artapatus ona sordu.
Başını salladı ve doğruca soluna baktı.
Ancak o adamı öldürerek yüce tacı elde edebileceğini çok iyi biliyordu.
“Ulak! Ariaeus’un önderlik ettiği sol kanat dursun ve savunmaya hazırlansın!” Genç Kiros hemen bir emir verdi. En güçlü kuvvetinin Yunan paralı askerleri olduğunu çok iyi biliyordu; Yunanlılar düşmanın sol kanadını yendiğine göre, düşmanınkinden açıkça daha küçük olan sol kanadının düşmanın sağ kanadıyla çatışmak için acele etmesine gerek yoktu. Hızlı bir yenilgi durumunda, savaş zahmetli olurdu. Bu nedenle, kaçan orduyu kovalayan Yunan paralı askerlerinin geri dönmesi için mümkün olduğunca uzun süre beklemek daha iyiydi, böylece zafer onun olurdu.
Ama o, sabırla düşmanın gelmesini beklerken, diğer tarafın merkezi hareket etmeyi bıraktı.
Kısa süre sonra, düşmanın merkezi ikiye ayrılmaya başladığında ve sol kısım sola doğru yön değiştirdiğinde yüz ifadesi değişti.
“İşte bu iyi değil! Yunanlılara saldırmak istiyorlar!” Artapatus bağırdı.
Mağlup olmuş orduyu kovalayan dağınık Yunan hoplitleri, düşman tarafından arkadan saldırıya uğrarlarsa, muhtemelen kaosa düşecekler ve savaşın gidişatı bozulacak.
“Artaserhas, savaş alanında düzen değiştirmeye nasıl cüret edersin. Gerçekten daha az süvarim var diye saldırmaya cesaret edemeyeceğimi düşündün?!” Genç Kiros dudağını büktü ve hızla karar verdi. Mızrağını kaldırıp ileri doğru işaret etti: “Sağ kanada hızlanmalarını emret! Süvariler, beni takip edin!”
“Majesteleri, lütfen miğferinizi takın!” Görevli aceleyle miğferini uzattı. Ardından Genç Kiros hızla atını sürdü, sağındaki ve solunda görevliler ona yetişmek ve korumak için acele ettiler.
800’den fazla süvari takoz şeklinde bir düzen oluşturdu ve doğrudan Pers kralının merkezi birliklerine doğru hızlandı.
. . . . . . . . . . . . .
Pers kralının merkez birliklerinin komutanı Artagases, Genç Kiros’un tam bu sırada saldırmaya cesaret etmesini beklemiyordu ve müdahale etmek için aceleyle süvarilerini konuşlandırdı. Ancak, o an orduları düzen değiştiriyorlardı, bu nedenle yüksek sayıda hareketli piyade düzeni süvarilerin yolunu kapadı ve binlerce süvariyi düzendeki küçük bir açıklıktan geçirmek kolay olmayacaktı. Dört nala koşan süvarilerle birlikte, Genç Kiros çoktan Perslere ulaşmıştı.
Kişneyen atların ani saldırısı altında, Pers ordusunun aceleyle yamalanmış süvari savunması anında parçalandı.
Sonra, Genç Kiros’un süvarileri keskin bir bıçak gibi Pers kralının geri dönmeye çalışan merkez birliklerine daldı.
Genç Kiros cesur ve hiddetliydi; tek başına kara ayı avlardı. Kurt ulur birbirini bulurmuş, süvarileri ve takipçileri de onun gibi cesurdu. Düşmanın sırtını gördüklerinde mızraklarını harcamadılar bile. Bunun yerine atlarının yüksek hızlı hücumunu kullanarak düşman düzenine dalıp rakiplerini ezdiler. (O zamanlar üzengi olmadığı için, hareketli süvariler rakibi mızrakladığında tepkime kuvvet onları attan düşürmesin diye mızraklarını hemen bırakmaları gerekiyordu),
Sol kanadın yenilgisinden etkilenen Pers piyadeleri kaçmaya başladı ve Genç Kiros’un süvarileri de bu durumdan yararlanarak onları avladı. Birdenbire, Genç Kiros tozların içinden Pers Kralının savaş arabasını gördü. Pers merkezi birliklerinin sol tarafındaki ana kuvvetin çökmeye başlaması ordunun ortasında büyük bir boşluk oluşturdu ve ordunun arkasında bulunan Pers kralının doğal olarak ortaya çıkmasına neden oldu.
“Solda!!” Genç Kiros o kadar heyecanlıydı ki, desteğe gelen Pers merkezi birlikleri aşmak için mızrağını salladı ve yanlayarak Pers kralının arka birliklerine doğru hücum etti. Düzinelerce süvari ardından geldi.
“Çabuk gelin! Kralı koruyun!” Diye bağırdı Pers kralının imparatorluk muhafızları komutanı Artagases, yakındaki düşman süvarilerine karşı koyup onları durdurmada öncülük ederken.
Bir düşman sürüsüyle karşı karşıya kalan Genç Kiros’un korkusu yoktu; Yunan kılıcını çıkardı ve her iki bacağıyla atın karnına kenetlendi. Doğru anı yakaladığında, sağ elindeki mızrak, Artagases’in şiddetle savurduğu mızrağı saptırdı. Daha sonra sol elindeki kılıcı uzattı ve hiç çaba sarf etmeden, atın ileri ivmesinin yardımıyla Artagases’in boynunu Yunan kılıcıyla kolayca kesti…
Genç Kiros, üstün becerisi ve binicilik becerileri ile birkaç kişiyi öldürdü. Kısa süre sonra süvarileri yetişti ve diğer düşman atlarını onun için engelledi. Pers kralı Artaserhas ile arasında, yalnızca savaş arabasının etrafındaki kraliyet muhafızları kaldı. Kardeşinin ürkmüş suratını bile açıkça görebiliyordu.
Hapsedilmesini ve onun olması gereken tahtı işgal ettiğini düşündüğünde (Bu sadece Genç Kiros’un hayal gücünün bir parçasıydı, yaşlı Pers Kralı tahtı ona devretmeyi hiç düşünmemişti), göğsü öfke yandı: “Artaserhas!” Kükredi ve elindeki mızrağı fırlattı; haykırış içinde mızrak, kraliyet muhafızları arasındaki boşluktan uçtu ve Pers kralını göğsüne saplandı.
Pers kralı çığlık attı ve savaş arabasından düştü.
Birdenbire, Pers kralının düştüğünü gördüklerinde ortalık karıştı. Genç Kiros sonunda hıncını almıştı ve Pers tacı ellerine düşmüş gibi çılgınca güldü, ama arkasındaki süvarilerin ısrarla bağırdığını duymadı: “Majesteleri, dikkat edin! “Majesteleri, dikkat edin! DİKKAT EDİN!…”
Kahkaha aniden sona erdi. Kaotik kalabalığın içinden bir cirit uçtu ve gözüne denk geldi.
Tek kelime etmeden, Genç Kiros hızla atından düştü…
. . . . . . . . . . . . .
Çevirmen notu, birkaç ismi değiştirdim. Genç Cyrus türkçe literatüründe Genç Cyrus olarak geçiyor üzerine herhangi bir Türkçe araştırma olmadığı için. Ama aynı krallığa ait başka bir kral, İngilizce’de Cyrus The Great olarak geçerken Türkçe makalelerde Büyük Kiros olarak geçtiği için Genç Cyrus abimi de Genç Kiros’a değiştirdim. Bu konuda ekleyeceği bir şey olan varsa yazabilir. İyi okumalar. -Maybed