Ne oluyor lan! Odadan çıkmamış mıydı !? V-ve…ve ne demek devam et ! Bu piçin ağzından çıkanı kulağı duyuyor mu?! Kalbim resmen ağzımda atıyor. O kadar yakın ki kalp atışlarımı duymuyordur umarım. Kıpkırmızı kesildim. Ellerimi yavaşça önüme indirdim.Shoju mangalarda bu gibi durumda kız erkeğe döner ve sonunda ö-öpü-şürler.? Wahhh!!Hayır hayır hayır dönemem! Ama… Şuan Arjen’in yüzünde nasıl bir ifade var ? Merak ediyorum. Ne yapmalıyım…Ne yapmalıyım…
“Hah… Bende öyle düşünmüştüm.” Geri çekildi ve kapıya doğru ilerledi. Kapıyı açınca duraksadı.
“Seni kardeşim olarak görmediğimi söyledim.Onun için hareketlerine dikkat et. Ve son olarak… Kahvaltıya zamanında gel.”
Dışarı çıktı ve kapıyı kapattı. Arkamı döndüm.Kapıya aval aval baktım.
“Tch… Kahvaltı mı? İştah mı bıraktın mal herif!!”
Yastığımı kapıp kapıya fırlattım.Diğer yastığımıda yumruklamaya başladım. Acayip sinirlendim.Halen yüzüm kıpkırmızıyken nasıl aşağı ineyim!Onun yüzünden nerdeyse kalpten gidiyordum. Yoksa beni sinir etmek için mi böyle davranıyor? Beni üvey kardeşi olarak görmüyorsa ne ola…! hıh? Yok canım daha neler. Beni bir kadın olarak mı görüyor? Hemde o.
“Pffttt..Ahhahhaha…ahhh”
O kadar cok güldüm ki karnımı tutarak yatağa yığıldım. Beyefendi ‘liğe sığsa yüzüme tükürecek kişi.
“İlahi Arjen. Beni güldürdün be. Ahh cidden… hiç komik değil.”
Yüzüm ciddi bir hal aldı.İlk başlarda beni sinirlendirmek için söylediğini düşünmüştüm ama gerçekten beni kadın olarak görüyorsa…Yüzüm kızardı. Öpüşseydik karşı çıkmazdım(çünkü yakışıklı) ,zaten gerçekten kardeş değiliz. Bide şu karakteri olmasa tadından yenmez. Ama bu evde üvey kardeş olarak görülüyoruz.Biri görse sıkıntı olabilirdi.Kendi kendimi kafamla onayladım. Tık Tık Tık.(kapı tıklatma sesi)
“Leydim, girebilir miyim?”
Mary’nin sesi.Üstümü hazırlamaya geldi belliki.
“Gel . Hmm…Mary korseyi atlasak olur mu?Hic giyecek hava-”
“Olmaz leydim”
İçeri girip kapıyı kapatırken hızlı ve kesin bir cevap verdi.Mary’e baktım. O kadar kararlıydı ki bu korsenin olmazsa olmaz bir parça olduğunu anladım.( Izdırap için olmalı)Yataktan kalkıp kollarımı kaldırdım.
“Hızlı ve acısız olsun mary.”
Dudağım bükük ve gözlerim yaşlı halde dedim.
***
Tam takır halde kahvaltı masasına oturdum. Bugünki kıyafet seçimini ben yaptım. Siyah, dantelli ve bedenimi saran şık ve zarif bir elbise giydim. Uzun boynumu ortaya çıkarmak icin saçımı mary’e alttan topuz yaptırdım. Ve birazda ruj sürdüm.İsabella waow derecede güzel bir kız değildi ama giydiklerimden sonra sexy gözüktüğümü söyleyebilirim.Dük ve Arjen’in bakışlarıda düşüncemi onayladı.
“Ehem.. Bugün farklı gözüküyorsun isabella. Debudante si olmamış bir kız için uygun değil.”
Dük kafasını kaldırmadan söyledi ve yemeğine devam etti.
“Hehe.. Baba merak etme. Bugünlerde kızlar böyle giyiniyor”
Nasıl giyindikleri hakkında pek bir bilgim yok ama ne istersem onu giyerim. Hıh. Ayrıca her zaman böyle kıyafetleri nerden bulucam. Rüyada giyebildiğimden giyebildiğimi giyinicem.Bugün ki kahvaltım eskisine göre kat kat daha iyi. O zamanki küstahlığım işe yaramış. Hehee. Yemeğimi yerken Arjen’le göz göze geldim.Odada olanlar aklıma gelince utandım ve gözlerimi kaçırdım.Masaya bir sessizlik hakim oldu. Sadece çatal ve bıçağın çıkardığı sesler vardı.Sinir bozucu.
“Ehem.. Baba bugün dısarı çıkmak istiyorum.”
Düke döndüm.
“Peki.At arabasını hazırlamalarını söylerim. Sana eşlik edicek birini görevlendiriyim.”
Dük mendille ağzını sildikten sonra söyledi.
“Mary var zaten. Başka birine ihtiyacım yok.Çokda durmayacağız.”
Dük bana keskin bir bakış attı.
” Ginger ailesinin kızı korumasız mı gezicek. Katiyen olmaz. Şövalyelerden biri sana eşlik edicek.”
Ahh.. yapma ama dük. Gerçek babamı aratmıyorsun şuan.
“Ben eşli-”
“Tamam baba. O zaman ben Mary’e hazırlanmasını söyliyim. Müsadenizle kalkıyorum.”
Aceleyle söylediğimden lafı yarım kalan Arjen bana sinirli bir bakış attı. Kusura bakma Arjen, seninle hiç uğraşamam. Eğlenmeye gidiyorum, strese girmeye değil.Arjen’i görmezden gelip odama çıktım.
****
Beni arkamdan takip eden Mary’le at arabasının yanına geldik .Çok heyecanlıyım. Çünkü hiç at arabasına binmemiştim. Zenginliğine bakılırsa mütevazi bir arabaydı . Açık kapının önünde yeşil ve düz saçlı, sarı gözlü ve uzun yapılı bir şövalye duruyordu.Perçemleri gözlerinin önüne düşmesi ona sexy bir hava katıyor du. Bir dakika… Bu.. bu Felix! Burda ne işi var ki? Ahh doğruya felix kara şövalyelerindendi. Sonradan ana karakterin koruması oldu. O zaman julia nın ortaya çıkmasına daha var. Gözüm tekrar felix e kaydı. Vicdansızın evladı neden bu kadar yakışıklısın.Açık kalan ağzımdan akan suyu gören Mary bana mendil uzattı.
“Leydim. Ağzınız…”
“Ahah.. Bugün hava sıcak heralde. Terletti beni..”
Mary’nin sözüyle heme ağzımı kapattım ve mendili elinden kaptım. Terimi siliyormuş gibi ağzimdan akan salyayı çabucak sildim. Ahh.. cidden çok utanç verici.Ama benim şuçum degil, erkekler çok efso. Kızardım. Mary tepkilerime gülerek karşılık verdi. Nasıl bir insan olduğumu anlamış oldu. Şövalye sonradan bizi fark etti ve göz göze geldik.
“Leydi İsabella. Ben Felix . Bugün size ben eşlik edeceğim.”
Beni selamladıktan sonra kafasını eğip elini uzattı. Bir insanın her hareketinden karizma akar mı bee. Neyse kendine gel meyra.Her gördüğün yakışıklı erkeğe salya akıtırsan hakkında ne derler. Salyana hakim ol… Salyana hakim ol.
” Teşekkürler. O zaman bugün sana emanetim.”
Elini tuttum ve içten gülümsedim.Tepki vermedi. Arabaya bindik. Mary yanıma , Felix’ de Mary’nin karşısına oturdu.
“Çarşıya gidiyoruz”
Sürücüye seslendi Mary.At arabası ilerlemeye başladı. Pencerden dışarı baktım. Malikaneden git gide uzaklaştık. Çevremiz tahmin ettiğimden daha yeşildi. Her yerde güzel çicekler ve büyük ağaçlar vardı.Dışarıyı gördükçe içim ferahladı. Arabanın içi çok sessizdi. Mary de , Felix’de pencerden dışarı bakıyordu. Felix’ baktım. Işık süzmeleri yüzüne düşüyordu. Işık ,sarı olan gözlerinin rengini dahada açtı.Sanki parlıyorlardı. Ve göz göze geldik.İrkildim.Ne zamandır ona bakıyorum?!. Hemen gözlerimi kaçırdım.Beni gördü! Kesin gördü. Halen bakıyor mu acaba? Wahh! Bilmiyorum. Ve artık bakamamda. Ne zaman çarşıya varıcaz?Niye utanıyorum ki hem. Ben ginger ailesinin leydisiyim. Yani ondan üstünüm değil mi?Bakmamda bir sakınca olmamalı. Ahh.. ne diyorum ben!
“Leydim geldik.”
“Öyle mi? hadi ineli- ahh.”
Mary’e sevinçle döndüm. Bu sözü ne kadardır duymayı beklediğimi bilemezsin.Aceleyle doğruldum ve kafamı arabanın tavanına vurdum. Başımı sıvazladım.
“Leydim sakin olun. Hemen doğrulmamalısınız.”
Canım Mary keşke bunu daha erken söyleseydin. Mary kafama bakıyorken Felix’e göz attım.Buralı olmayıp kapıyı açtı ve aşağı indi. Beni umursamadığı o kadar açık ki. Yahu benim korumamsın korumam.Koruduğun kişinin canı yanmış bir göz ucuyla bak en azından.Tch. Julia’ ya böyle davranmıyordun ama. Yakışıklıların karakterleri hep böyle mi olmak zorunda. Felix inmem için elini uzattı. Şeytan diyor elinin tersiyle yapıştır eline…Sakin ol meyra.. sakin.. Elini tuttum ve arabadan indim. Mary’de arkamdan indi.
“Bay Felix, on beş adım geriden gelin. Mary hadi gidelim.”
Felix’e bakmadan umursamazca söyledim. Ve önünden Mary’le ilerledik. Gercektende geriden geliyordu.Pewf. En azından söz dinliyor.Yalnız çarşı o kadar cıvıl cıvıl ve canlıydı ki. Birbirinden farklı sokak yemekleri, güzel kafeler, çeşit çeşit butikler ve en ihtişamlı olan mücevherler. En azından webtoondakiler sadece takı olarak mücevher kullanıyorlardı. Yani bu benimde alabileceğim anlamınamı geliyor değil mi!!Gözlerim parladı. Ama ilk önce sokak yemeklerinden başlamak istiyorum.
” Mary hadi bu yemeklerden yiyelim.”
Şise geçirilmiş top top yemekten birer tane aldık. Mary ne kadar yemek istemesede(sanırım statü farkından dolayı) ağzına sokuşturmayı başardım. Gülüşürken bağırışmalar duydum. Lokmamı çiğniyorken sesin nerden geldiğine baktım. Bir kaç haydut iki genç kızı taciz ediyorlardı. Çevredekilerde haydutlardan korktukları için bir şey yapamıyorlardı.
“Bana çarptığın için biblolarım kırıldı. Bunlar ne kadar pahalıydı haberin var mı senin genç hanım!!”
“Şey… bilerek olmadı bayım. Çok özür dilerim. E-ee… Ne yapamlıyım?…”
Haydutlardan iri ve orta boylu olan iğrenç sesiyle başında kapşonu olan pelerinli kıza bağırırken kız endişeli şekilde konuştu. Yanındaki turuncu şaclı kız kapşonlunun önüne geçti.
“Bayım bunları biz kırmadık. Onlar zaten kırıktı.”
“Seninle konuşmuyorum seni bok parçası. Yerini bil!!”
Kıza bağırdı ve şamar attı.Bendeki mantığın koptuğu andı.
“Ahh jessica!. Tamam bayım ne kadarsa vericem. Bunlar yeter mi?”
Kız elindeki paraları titreyerek hayduta uzattı. Haydut pis sırıtışla kızın elindekileri kaptı.
“Cömert bir insan olduğum icin bu az parayı kabul ediyorum. Benim gibi biriyle karşılaştığın için dua etmelisin.”
Haydutlar pis pis sırıtarak bize dogru ilerlediler.
“Haha..Şu kız cidden çok aptal. Yemi yuttu. Değerindende fazla para verdi. Haha.Ahh!… Ne oluyor lan!!”
Parayı alan haydut yanımdan geçiyorken çelme taktım ve yere düştü.Kafasını hışımla kaldırıp düşmesine neden olan şeye yani bana baktı ve alaycı bakışlarımla karşılaştı.
“Önüne baksana. Ayağıma bastın. Ahh..! ayakkabım mahvolmuş. Bunlar ne kadar pahalı haberin var mı!?”
Flash Tv oyunculuğu sergiledim tabiki haydut yutmadı.Sinirle ayağa kalktı.
“Bana sen çelme taktın lann!!”
“Üstüme iyilik sağlık. Külliyen yalan. Ayakkabıma verdigin zararı karşılamamak için mi yapıyorsun?”
Melek yüzlü seytan kız edasıyla dedim.Bir yandanda Mary kolumu çekiştirerek susmamı istiyordu.
“Zengin bir piçe benziyorsun genç bayan. Arkana güveniyorsun ama sokaklarda bizim sö-”
“Felix!”
“Efendim leydi İsabella”
Hemen dibimde bitti. Artık ifadelerim daha sert ve acımasızdı. Bu pis soytarının iğrenç bakışlarına ve sesine tahammülüm kalmadı.
“Şunları hırpala ve paramıda al.”
Hiç bakmadan emir verdim.
“Böyle birşey yapamam. Benim görevim sadece sizi korumak.”
Şaşkınlıkla hiç istifini bozmayan Felix’e baktım. Şu piç bu durumdayken ne diyor?!! Söz dinleyen felix nerde?! Sakin ol meyra..pekiiii.. senin oynunu oynıyalım. sırıttım.
“Yani tehlikede olursam beni korursun hıı.”
“Tabik-”
“Ahh!!”
Felix sözünü bitiremeden karşımdaki haydutun suratına sağlam bir yumruk geçirdim. Polis olan babam dövüş sanatları eğitimi aldığından beri partneri bendim canım. Felix afalladı. Daha soğrusu Mary ve meydandaki herkes. Çünkü bir leydiden beklenmeyen bir şeydi.
” Hehe..Şimdi koru beni.”
Savurduğum bileğimi havada sallıyarak (acıdığı için) Felix’ e gülümseyerek baktım.
“Tch… Siz cidden..”
Bir an gülümsediğini (felix’in) gördüm.Beni sersemletti. Böyle bir ifade yapabiliyormuş demek.
“Seni sürtük!! O güzel yüzünü dağıtıcam.!”
Sesin geldi yöne döndüğümde haydut hiddetle bana yumruğunu savurdu. Refleks den gözlerimi kapattım.Ahh…Sanırım dayak yiyeceğim.Yüzüme yumruk gelmesi yerine sert bir rüzgar esti. Gözlerimi açtığımda Felix haydutu uçan tekmeyle yere sermişti.
“Bir daha leydime dokunmaya kalkarsan son göreceğin kişi oluduğumdan emin olurum.”
Yaptığı hareketten memnun bir şekilde arsızca gülümsedi.Öyle ölmem Felix füze at. Haydutlar sinirli sinirli etrafımızı sardı. Beş kişiye karşı bir buçuk kişi( kendisini buçuk olarak gördü) adaletsizce değil mi? Fazla mı abarttım acaba? Felix umarım iyi dövüşüyorsundur yoksa meydan dayağı yiyeceğiz.Ona göz attığımda sarı gözleri keskin bir soğukla etrafına bakındı. Her an kılıç çekicek gibi kılıcın kabzasını kavradı. Şuan aksiyon filmlerindeki sahnelerden birinde hissettim. Ve.. evet dövüş başladı. Gerçek babamla olan rövanşlarımda ne kadar dayak yiyip otursamda kendimi korumak için bir kaç taktik öğrendim. O zamanlar içimden sana sayıp sövdüğüm için özür dilerim baba. Yumruklarımı sıkıp kafa hizama kaldırdım.
” Sıkıyosa gelin bakalım.”
İlki arkamızdan saldırdı. Mary’i kenara itip saldırgana çelme taktım. Çelmeye takılan haydut düşerek yuvarlandı.
“Ahh!! Bırak beni!”
İkincisi en uzun ve iri olan Mary’i kolundan kavradı. Sinirden dişlerimi sıktım. Benim Mary’me nasıl dokunmaya cüret edebildi!!!
“Hey şişko!! Dükkanın açık kalmış!”
“Dükkan mı? Ne saçmalıyorsun sen be!? ”
Bakışımı onun üzerinde aşağı kaydırdım. Haydutda baktımın yere bakmak için başını eğdi.
” Nereye bakı- Ahhhhh!!”
Başını kaldıramadan haydutun önünde belirdim. Eteğimi tutarak iki bacak arasına sağlam bir tekme geçirdim. Adam iki büklüm oldu.Mary hemen adamın elinden sıyrıldı ve arkama geçti.
“Üzgünüm yanlış görmüşüm(!).”
Alaycı bir şekilde dedim. Yerdeki kıvranışına bakılırsa bir cevizini kırdım. Ohh hak etti.Diğerini kırmadığıma şükretsin. Hıh. Felix’e baktığımda üç kişiyle aynı anda dövüşüyordu. Haydutların elinde hançer ve bıçaklar vardı. Ama sonraki gördüğüm manzara beni benden aldı. Tek kılıç darbesiyle ellerindeki bıçakları savurdu. Her üstüne atlayan adam uçarak geri savruldu. Gerçekten iyi dövüşüyor. Alkışlamamak için kendimi zor tuttum. E boşuna ana karakter degil.
“Leydimm! Dikkat edin”
Mary’nin bağırmasıyla irkildim. Mikail in dövüşü dikkatimi dağıtmıştı.Tam önümdeki sopalı haydutu fark edemedim. Ne? Ne ara dibime geldi! Bu sefer gerçekten vurucak. Hayır. Durrr!!! Darbeyi engellemek için kollarımı kafama doğru kaldırdım. Hala haydutlarla dövüşen Mikail uzaktan tehlikede olduğumu görünce gözleri büyüdü. Vücudum titredi. Acıdan değildi. Evet.. canım acımadı ama neden?Kolarımı indirdiğimde haydut sopasını tam bana indirmek üzereyken durmuştu. Sanki sessiz çığlığım onu ele geçirmişti.
“Ne oluyo-. Ahh!”
Haydut şaşkınlıkla söyledi. Bunu fırsat bilip bir kolundan tutum ve sırtladığım gibi yere fırlattım.
” Dersini almadın mı hala. ”
Ellerimdeki tozu çırptım. Bu sefer cidden çok yakındı.Durmasına ne neden oldu bilmiyorum ama çok müteşekkirim.Bozuntuya vermesemde yüreğim ağzımda. En azından beni zayıf gördüğü için kesici aletle saldırmadı. Dahada kötü sonlanabilirdi. Ahh.. Allah’ım olaylar nasıl bu hale geldi!! Alkış sesleri beni düşüncelerimden kopardı. Kafamı kaldırdığımda esnaf ve çarşıdaki insanlar etrafımıza toplanmış beni alkışlıyorlardı. Şaşkınlıkla baktım. Etraftaki insanları tamamen unutmuştum.
” Leydim mükemmelsiniz!”
” Onlara günlerini gösterin leydim!”
İnsanlar beni desteklercesine bağırdılar.İstemsizce gülümsedim. İçim gururla doldu. Fazla ileri gittiğimi düşündüm ama yaptıklarım boşuna değilmiş.Ne yalan söyliyim biraz korktum. Eee meyra kahramanlık kolay iş değil(kendince mest oldu).
Felix yanıma geldiğinde( adamları pert ettikten sonra) ona döndüm. Yüzünde garip, donuk bir ifade vardı. Sebebini anlayamasamda umursamadım. Haydutun kapşonlu kızdan aldığı paraları bana verdi. Tekrardan bir gaza geldim. Kahramancılık oynamak kötü hissettirmedi. Şimdi benim sıram. Yerde yediği dayaklardan acı çeken pisliğin (kızdan parayı alan) önüne geçtim. Göz göze geldik. Ona yukardan aşağılayıcı bir bakışla baktım.
“Cömert bir insan olduğum icin bu az parayı kabul ediyorum. Benim gibi biriyle karşılaştığınız için dua etmelisiniz sizi bok çuvalları.”
Alaycı bir şekilde dedim. Bu sözü söyliyebildiğim için içime soğuk su serpildi. Etrafıma bakındım ve kapşonlu kızı buldum.
“Bu sizin paranız. Bir dahakine sokak serserilerinin tuzaklarına karşı temkinl-”
Kapsonlu kız kapşonunu indirdi ve iki eliyle elimi sıkıca kavradı.
“Çok teşekkür ederim leydim.Gerçekten çok cesur ve havalıydınız.”
Sözümü bitiremedim çünkü karşımda hayranlık ve minnettar bir ifadeyle bakan kişi julia’ydı( ana karakter).Normal de parlak düz uzun sarı saçları şuan griydi.Büyüyle saç rengini değiştirmiş olmalı. Gözleri halen mavi. Bu masumiyetlikle kesin julia. Nokta.
“Adınızı öğrenebilir miyim leydim?”
Büyülenmiş gözlerle bana pür dikkat baktı.
” E-elbette. Adım İsabella. İsabella Ginger. Ya sizin adınız?”
“Ş-şey… Benim adım j-june”
Ellerimi yavaşça bıraktı . Söylerken gözlerini kaçırdı ve beceriksizce gülümsedi.Yalan söyleyemediği çok açıktı.Büyük ihtimal tembihlenmişti.Neden bu kadar masumsun..Acaba ilerde başına gelecekleri söylemeli miyim? Ne diyorum ben ? Bu bir rüya olduğu için ona söylemenin bir anlamı yok.Ama çok sevimli ana karakterden beklenildiği gibi.
“Yanağın iyi mi?”
Sorumu kafası eğik jessica ya yönelttim. ama ona sorduğumu fark etmedi.Julia koluyla dürttü.
“E-efendim ne dediniz?”
Endişeyle yüzünü kaldırdı.
“Yanağın acıyorsa o soytarıya tekrar vurabilirim. Zaten kim oluyorda senin gibi küçük bir kıza vurabiliyor. Kendini adam mı sanıyor? Ahhh cidden..! tekrar sinirlendim. Onunda cevizini kırmalıydım.”
“Pfft… çok özür dilerim leydi isabella ama cok komiksiniz. Beni düşünüp sinirlendiğiniz için teşekkür ederim. Normalde asiller benim gibi düşük statüde olan birine ne olduğunu umursamazlar. Gerçekten iyi birisiniz.”
İçten bir gülümsemeyle söyledi. İlk beni şaşırtsada gülen yüzünü gördüğümde içim ferahladı. Kasvetli suratından daha iyiydi.Gülümsedim.
“Leydim artık eve dönmeliyiz. Bütün dikkatler üstümüzde.”
Kaygıyla dedi mary. Gercekten herkes bize bakıyordu. Mary nin kaygısı leydiye yakışmayan harekette bulunmam ve sosyetenin ağzına düşmesi. Halk iyi karşılasada sosyete tam tersi. Bu olay illaki malikaneye de ulaşacak değil mi?. Ahh! Arjen’in o sinir, burnundan kıl aldırmayan tavırlarını nasıl çekicemm. Yaktın beni julia, yaktın…
“Artık bizim gitmemiz gerekiyor. Tanıştığıma çok memnun oldum. Size iyi günler.”
Julia üzgün bir ifadeyle baktı.
” Bende cok memnun oldum leydi isabella. Umarım tekrardan görüşürüz. İyi günler.”
Karşılıklı birbirimizi selamladık. İlerde bizi bekliyen at arabasına ilerledik. Felix elini uzatarak arabaya binmeme yardım etti. Peşimdem ikiside arabaya bindi. At arabası evin yolunu tuttu.
***
Artık evin önündeyiz. Şuan tek istediğim yatağima gidip uzanmak. Felix kapıyı açtı ve aşağı indi. Uzattığı eli tutarak aşağı indim. Tam elimi çekicektim ki elimi sıkarak mani oldu. Şaşkınlıkla ona döndüm. Hoşnutsuz bir bakışla elime baktı. Niye böyle baktığını anlamaya çalıştığımda elimin üstü soyulduğunu fark ettim( yumruk attığından dolayı).
“Ben senin şövalyenim. Benim tehlikede olmam gerekiyor senin değil leydi isabella”
Elime bakan gözlerini kaldırdı ve gözümün içine baktı. Bakışındaki soğukluğu hissettim.Hahh şuna bak sanki tehlikede olmayı ben istedim. Hmm.. şey… Ahh tamam bi nevi benim yüzümdendi.
“Seni böyle bir duruma soktuğum için üzgünüm. Daha dikkatli olacağım.”
Tepki vermedi. Hadi ama daha ne kadar böyle bakıp elimi tutucaksın. Kızardım. Gözlerimi kaçırdım ve elimi çektim.
“Mary, gidelim.”
“Tamam leydim.”
Hala arabada olan mary indi ve peşimden geldi. Odama doğru giderken elimle yüzümü yelledim. Bu yakışıklılar cok fenaaa. İnsanı nasıl utandıracaklarını iyi biliyorlar.Sonunda odama varabildik.
“Leydim, banyoya gidiyoruz.”
“Nee…Az bi dinleneyim Mary son-”
“Olmaz leydim.O kadar kavga ettiniz. Dışardaki bütün kir üstünüzde.”
Sırtımdan itikleyerek sızlanan beni banyoya götürdü.
***
Mis kokular içinde masamda elimdeki çayımı yudumladım. Cidden yıkanmak iyi geldi. Fiyuvv.. Ne gündü ama. Bugün resmen iki ana karakterle karşılaştım. İkiside okuduklarımda- ..hıh? Çayımı yudumlucaktım ki duraksadım. Felix, julia, haydutlar… Yoksa bugün felix ve julia nın ilk karşılaşmasımıydı.Normal hikayede julia çarşıda haydutlar tarafindan tacize uğrarken felix ortaya atlayıp julia yı kurtarır. Kendini kurtaran şövalyesinin adını öğrenir ve prenses olarak tanıtıldıktan sonra felix’i koruması olarak ister. Ve felix julia’nın koruması olur. Bunlar neden şimdi aklıma geliyor? Yani ben ilk buluşmalarını berbat mı ettim? Waov… Kendimi ayakta alkışlıyorum(hayalinde). Rüyada bile bir şeyi berbat etmeyi nasıl becerebiliyorum ?cık cık.
***
Akşam yemeği sessiz sedasız geçti. Demek hala çarşıdaki olayı duymamışlar. Benim için daha iyi. Tekrar odama geldim ve Mary geceliğimi giydirdi. Yatağa uzandım. Mary üstümü örtüp mumu söndürdü ve odadan çıktı. Burda en büyük sıkıntı elektiriğin olmaması. Ya gece tuvaletim gelirse ne yapıcam ? Saksının dibine mi işiyim. Tabi hedefide tutturabilirsek.Gözlerimi yumdum. Ahh meyra.. Hadi uyan artık.
“Ne uzun bir rüyaydı kardeşim.”
“Hala bunun bir rüya olduğunu mu düşünüyorsun?”
Hıh? Yanlış mı duydum?