İlk başta kimin geldiği umurumda değildi. Ne de olsa böyle bir yere içki içmek için gelen bir avcı ne kadar harika olabilirdi.
Ancak meyhanedeki insanlar gevezelik etmeye başladı.
“Hey, şuradaki adam…”
“Ne? Gerçekten mi?”
“Neden böyle bir yerdeydi?”
Bar, sanki herkes nefes almaktan korkuyormuş gibi garip bir şekilde sessizleşti.
Bu noktada meraklanmasam tuhaf olurdu. Bu yüzden bakmak için başımı çevirdim. Orada duran, pahalı görünen siyah bir takım elbise giymiş yaşlı bir adamdı.
“Hmm.”
Adam işten yeni dönmüş gibi giyinmişti. Beyaz bir gömlek ve desensiz kırmızı bir kravat takmıştı. İnsan bu adamı görse düşünmeden edemiyor:
“Dış dünyaya ne zaman döndüm.”
Adam sıradan bir ofis çalışanına benziyordu ama göze çarpan bir şey vardı. Ayağında parlak kırmızı spor ayakkabılar vardı.
Ayakkabı değil. Spor ayakkabı.
“Vay canına, bu nasıl bir moda anlayışı?”
Fark çarpıcıydı. Ama garip olan sadece kıyafetleri değildi.
“Süt?”
“Evet.”
“Lütfen bir bardak ılık süte votka ve şeker ekleyin. Aslında şeker yerine bal kullansanız daha iyi olur.”
Garip emirler meyhanenin sahibini mahçup etti.
“Uh…müşteri. Ben barmen değilim…”
“Gerekli miktarı ödeyeceğim. Merak etme.”
Barın sahibi tereddütle başını salladı. Diğer müşteriler sessizce mırıldanıyorlardı, hepsi hâlâ yaşlı adama bakıyordu.
Görünüşe göre bu adam oldukça ünlüydü.
‘Bu kim?’
Gözlerim hafifçe kısıldı.
“Tuhaf, böyle birini hatırlamıyor gibiyim.”
Bununla gurur duymasam da, muhtemelen en iyi avcıları benim kadar kıskanan başka bir insan yoktu. O yüzden doğal olarak sıralamada 100’den 2’ye kadar her ismi söyleyebildim. Hepsi benim kıskançlığım yüzünden.
O zaman bile, bu takım elbiseli yaşlı adam bana yabancı biriydi.
“Sanırım onu daha önce bir yerde görmüştüm. Onu nerede gördüm? Nerede?’
Uzun uzun düşündükten sonra aklıma geldi.
‘Ah!’
Odamda hatırladım. Duvara yapıştırılmış parçalar arasında. Bu çok yaşlı adamın bir resmi vardı.
[Kılıç Azizinin ortadan kaybolmasının üzerinden 22 gün geçti. Avcı Cemiyeti en kötü kriziyle yüzleşecek mi?]
“Bu Kılıç Azizi!”
Hatırladım. Bu, Yoo Soo-ha’nın Alev İmparatoru olarak tanınmasından önceki en ünlü kişiydi.
Uzun zaman önce ortadan kaybolan bir avcı olduğu için unutmuştum. 10 yılı aşkın bir süre önce aktif olan avcıları hatırlamak zordu.
Kaybolacağını bildiğim birine bakarken ne düşüneceğimi bilemedim.
“Ah doğru… şimdi aradan yıllar geçti.”
Sonunda, gerçekten geçmişe döndüğümü hissettim.
“Bu adam yakında dünyanın en güçlüsü olacaktı… Alev İmparatoru bile ona saygı duymak zorundaydı.”
İnanılmaz bir duyguydu. Bunun sadece bir bahane olduğunu bilmeme rağmen, Kılıç Azizine bakmaya devam ettim. Ne yapmalıyım? Uzun zaman önce ölmüş olsa bile, böyle harika bir adamı önümde görmek garipti. Her iki durumda da, oldukça garipti.
‘Hey. Bu kıdemlinin S dereceli becerileri yok mu?’
Biramı içerken aklımdan bir düşünce geçti.
“Benimki gibi tuhaf yetenekler de değil, gerçek dövüş becerileri…”
O anda oldu.
“Ha?”
Elim ben farkında olmadan hareket etmişti. Aniden, S seviye yeteneğim önümde belirdi.
[Tıpkı Senin Gibi Olmak İstiyorum.]
Derece: S+
Etki:
→Öldüğünde otomatik olarak etkinleşir.
→Bir düşman tarafından öldürüldükten sonra, yeteneklerinden birini kopyalayın ve kendinizin yapın.
→ Beceriler, sizi daha önce öldürmüş olan hedeflerden kopyalanamaz.
→ Kopyalanan beceri rastgele seçilir.
→Ancak ölürsün!
‘Bir dakika bekle.’
Duygu, yıldırım çarpması gibiydi. Sonunda Alev İmparatorunu öldürmenin bir yolunu bulduğumda hissettiğim aynı his bedenimi doldurdu.
[Tıpkı Senin Gibi Olmak İstiyorum.]
Bu yetenek inanılmazdı. Bununla birlikte, herhangi bir avcıdan herhangi bir beceriyi kopyalayabilirsiniz. Ancak tek dezavantajı, önce ölmeniz gerektiğiydi.
Fakat.
“Ölü kalmıyorum.”
Çünkü başka bir yeteneğim vardı.
[Dönen’in Otomatik Saati.]
Rütbe: EX
Etkileri:
→ Öldüğünde otomatik olarak etkinleşir.
→ Ölümden 24 saat önce geri dönün.
→ Anılar ve yetenekler geri döndükten sonra bile korunur.
→ Ancak avcının rütbesi ne kadar yüksekse, cezası da o kadar büyük olur.
→ Avcı Yoo Soo-ha’dan kopyalanan beceri.
‘Daha sonra.’
Omurgamdan aşağı bir ürperti indi.
Herhangi bir şeyi kopyalayabilir miyim? Ölerek bir şeyler toplayan bir avcı mı?’
Yoo Soo-ha’yı öldürmek zorunda olmanın baskısı, bu gerçeğin bunca zamandır benden kaçmasına neden olmuştu ama sonunda fark etmiştim. (TL: Yeterince uzun sürdü, ne zaman yaşlı adamın kılıcıyla karşılaşacağını merak ediyordum)
“Kılıç Azizi, çağımızda dünyanın en güçlüsü.”
Yudum.
Ağzımda unuttuğum ağız dolusu birayı yuttum.
Döneminin en güçlüsü olarak kabul edilen Alev İmparatoru, oyunun kurallarını alt üst eden bir gerileme becerisine sahipti. Yani ortadan kaybolmasından önceki zamanda dünyanın üzerinde yükselen bu Kılıç Azizi. Bu harika insan ne tür bir yeteneğe sahip olabilir?
Yoo Soo-ha’nın becerisi kadar iyi olmaz mıydı?
‘Kopyalayabilseydim…’
Yaşlı adamın sırtına dikkatle baktım.
“İkramiye.”
Belki…
Avım henüz bitmemişti.
