Çevirmen : Fantastica
Editör : Fantastica
***********************
*****************
Ancak, hala vazgeçilmez bir olay vardı ve bu Düşes Blueport’un daha önce söylediği gibi, yeni Dük’ün yükselişini kutlamak için olan baloydu .
Konak, bir ay içinde yapılacak olan balo için hazırlıklar nedeniyle zaten gürültülüydü.
Yapacak hiçbir şeyi olmadığı için özgür olan Dalia, öğretmeninden yeni danslar öğrenmekle meşguldü.
Mola sırasında, Dalia dadısının kucağında buzlu çay içerken, dadı şöyle dedi.
“Bu arada, baloya gittiğinizde bir leydiye ihtiyacınız olacak.”
“Dadıyı en çok seviyorum. Dadı ile gitmek istiyorum.”
“L-Leydim ……”
Dadı, Dalia’ya dokunaklı bir ifadeyle sıkıca sarıldı.
Dalia gülümsedi ve başını dadının göğsüne daha derine gömdü.
“Gerçekten gerekli mi? İşe yaramazsa, Bayan Mathieu sizinle gelir.”
(*Ç/N: Daha önce ingilizce çevirisindeki ‘Madam Mashu’diye kullanmıştı bölüm 3’te şimdi bunu kullandı bende değiştirmedim ama tekrar değişirse bunu kullanıcağımı belirtmek isterim )
Ayrıca, Düşes Blueport da bu baloya geliyordu.
Madam Mathieu Dalia’nın öğretmeni ve aynı zamanda dans öğretmeniydi.
Prensip olarak, üstün üreten dört Dük ailesi, uzak bir kraliyet ailesi ile aynı şekilde bakılır ve bekleyen bir bayana sahiptir.
(*Ç/N: Temel olarak kraliyet ailesi gibi muamele görürler, ama mevcut kraliyet ailesinden daha düşüktür ve normal soyludan daha yüksektir. Bu nedenle uzak kraliyet ailesi, kralın kardeşi/kuzeni gibi davranmak anlamındadır)
Genellikle, daha düşük rütbeli bir aileden akranlar seçilir.
Ancak, ne yazık ki, Dalia’nın yaşıtı hiçbir arkadaşı yoktu.
Anne, ailenin hanımı, genellikle arkadaş edinmeye yardım etmek için öne çıkan kişidir, ancak Dalia’nın annesi yoktu.
Annesinin yerine bunu yapması gereken babası da meşguldü ve onunla ilgilenmiyordu. Ya Düşes Blueport öne çıkıp ve onun yerine Dalia’ya baktıysa?
Yine de, ülkede sadece dört Dük ailesi olduğu için, baloda onlara yaklaşmak isteyen birçok insan olacaktır.
Fazla endişelenmedi. Eğer aileden ayrılırsa hepimiz yabancı olacağız, o zaman arkadaş edinmenin nesi yanlış?
“Ama yine de, Leydinin güzel bir arkadaşla baloya gitmesini istiyorum.”
Dadı, parmaklarını Dalia’nın saçlarından geçirirken fısıldadı. Dalia, sözlerinde samimiyet hissettiği için kalbinin olduğunu hissetti.
Yüzünü dadısının kucağında ovuşturdu.
“O zaman kardeşimle konuşacağım.”
Söylediği buydu, ama meşgul Hikan’a daha fazla iş vermek istemedi. Dalia bunu hemen Madam Mathieu ile konuşmayı tercih etti.
Dadı, Dalia’nın sözlerine inandığı için hafif bir gülümsemeye sahipti.
“Tamam, Leydim.”
“Şimdi mola zamanı bitti. Sonra görüşürüz dadı.”
Bir hayalet gibi, öğretmen Madam Mathieu ortaya çıktı. Dalia çayının geri kalanını içti ve kalktı, bardağı dadıya bıraktı.
‘İlk dans kardeşimle olacak.’
Hikan’ın ayaklarını çürütmek zordu.
Belki bu sefer, bir sıçanın kakası kadar iyi olan ilişki tekrar sona erebilirdi.
(*Ç/N:kırılgan anlamı kastedilmiş sanırım burada)
Kadın gibi olmak için motive oldu. Zoru elde etmek için öğrenmeye ihtiyacı vardı.
****************
Dalia, Madam Mathieu onu tutarken son dönüşü yaptı.
Aynı zamanda müzik sona erdi. Bu, hata yapmadan sonuna kadar yaptığı ilk danstı.
“Aman Tanrım, iyi iş!”
Madam Mathieu Dalia’dan daha çok memnundu.
Dalia aslında dansta diğer konulardan daha zayıftı. Yüzlerinde göstermeseler bile, Dalia yüzünden ifadelerini kontrol etmeye çalışan bir miktar spazmları olabilir.
Dalia utanarak gülümsedi ve ona genişçe gülümseyen Madam Mathieu’ya baktı.
“Nasıl böyle harika bir dansı ancak Dük geldiğinde gösterebilirsin!”
“… Huh?”
Dalia gülümsediğinde dudağının ucunda hafif bir seğirme oldu.
Arkasına baktı. Hikan kapıda duruyordu.
“Ah, ah, kardeşim! S-Seni buraya ne getirdi? ”
Son ‘kalp’ olayından bu yana, Dalia Hikan’ı gördüğünde garip hissediyordu. Sevimli davranmaya geri dönemedi.
Cevap vermek yerine, Hikan yürüdü ve ona-Dalia’ya -baktı.
Böyle yakışıklı bir yüz görmek utanç vericiydi. Terli saçları için endişeliydi, bu yüzden at kuyruğunun altından kaçan birkaç saç telini geriye koydu.
“Madem Dük burada, neden birlikte pratik yapmıyorsunuz?”
Madam Mathieu parlak bir sesle söyledi.
Dalia başını içinden salladı. Hikan’ın ayağına basarsa sonuçtan korkuyordu.
‘Kardeş Hikan da benimle dans etmek istemezdi.’
Dalia baktı ve Hikan ile göz teması kurdu.
Ve parıldayan gözlerle, ona bunu yapmamasını isteyen bir sürü sinyal gönderdi.
Hikan’ın kaşları hafifçe seğirdi. Zihninde söylediklerinin onu aştığı açıktı.
Bir an için tereddüt etti, sonra iç çekti ve dedi.
“Pekala. Öyle yapalım.”
“……”
… Sanırım düşünceler zaten kolayca aktarılamazdı.
Sadece mermiyi ısırmaya ve Hikan’ın elini tutmaya karar verdi. Madam Mathieu yine fonografı çaldı.
Müzik başladı.
Hikan ve Dalia adım adım hareket etti.
Madam Mathieu ikisine mutlu bir gülümsemeyle bakıyordu.
Yüzeyde 16 ve 13 yaşlarındakilerin bir dansıydı.
Tabii ki, Hikan akranlarından çok daha büyük ve o bir çocuk gibi değildi, ama dans ettiğinde, onun ruh halini ve ifadesini göremezsiniz.
Bu yaşta bir aileye liderlik etme yükü ağır olmalıydı.
‘Dünyanın üstün görüşü ne kadar farklı olursa olsun, o hala 16 yaşında bir Dük.’
Dalia, önceki hayatında 16 yaşındayken ne yaptığını düşünemedi.
O zamanlar, en büyük endişesi, gece kendi kendine geç çalışmalarından nasıl kaçılacağı ve gece geç saatlerde bir atıştırmalık için ramen yemesiydi.
Hikan beklenenden daha iyi dans etti. Hayır, eğer onu orijinalinden hatırlarsanız, yapamayacağı şeyi bulmak daha hızlı olurdu.
Her şeyi çok iyi yaptı. Bir şey dışında, kadın kahraman için beslediği sevgiyi dizginleyememek.
‘Bir düşününce , kahraman ne zaman ortaya çıktı?’
Belki de orijinal hikaye bundan 3 yıl sonra başlayacaktı, topluma ilk çıkışını yapacağı zaman.
O andan itibaren, çeşitli görevleri yerine getirirken erkek kahramanlarla ciddi bir şekilde çalışmaya başlayacağım gibi görünüyor.
“Ah.”
Bir süre başka bir şey düşündü ve sonra yanlış bir hareket yaptım.
Geri adım atmak yerine, Dalia alnını Hikan’ın göğsüne çarptı.
Dalia’nın Hikan’ın ayaklarının üzerine adımı bir bonus oldu.
“..Ü-Ü-Üzgünüm!”
Dalia şaşırdı ve hemen dans etmeyi bıraktı ve ayaklarını geri aldı.
Aslında, Hikan bir şey söylemedi.
“……”
Sessizlik oldukça uğursuzdu.
Dalia hayatının geri kalanına veda etti.
‘Bu,Dalia Pesteros’un 13 yıllık kısa hayatının sonu.’
“A-Acımıyor mu?”
“Bunu söylemeden önce düşünün. Eğer sen olsaydın, acıttığını düşünüyor musun?”
‘Seni asla anlayamayacağımı söylemiştin.…’
İnanamayan bir şekilde Dalia ona baktı. Hikan’ın vücudu titredi, belki de düşüncelerini gözlerinden okudu.
Ancak, bir şey söylemek yerine, ifadesini değiştirmeden hemen bir sonraki adımı attı.
Dalia liderliğini takip etti.
Neyse ki, bu sefer aklımı başıma aldım ve bir daha hata yapmadım.
Son adımdan sonra, Madam Mathieu ellerini çok memnun bir ifadeyle alkışladı.
“Gerçekten, gerçekten seni görmek çok güzeldi. Dük’ün yapamayacağı bir şey yok. “
İddialı değildi, ama sesinden duyulabilecek samimiyetti.
Tabii ki, Hikan Madam Mathieu’ya bakar bakmaz, hemen gözlerinden kaçındı.
Bayan Mathieu’nun bakışları Dalia’ya kaydı.
“Bayan da, gerçekten çok geliştiniz. Biraz daha pratik yaparsanız, herhangi bir hata yapmayacaksınız.”
” T-Teşekkür ederim, Bayan Mathieu.”
Dalia garip bir şekilde gülümsedi.
Madam Mathieu bugün öğretecek başka bir şeyi olmadığını söyledi. Odada sadece Hikan ve Dalia kaldı.
Garip bir şekilde ona baktı ve elini tuttu. Ama Dalia özür dilemeden önce, Hikan elini çekti ve ağzını açık bir şekilde açtı.
“Özür dileyeceksen, bu kadar yeter.”
“Öyle mi, öyle mi?”
Dalia tatlı bir şekilde gülümsedi.
Hikan’ın ifadesi biraz incelikli hale geldi, ama önemli değildi.
“Bu arada kardeşim, seni buraya getiren nedir?”
Muhtemelen onca yolu beni dans ederken görmek için gelmedin.
“Bekleyen hanım meselesiyle ilgili olarak buradayım.”
“Oh, bu doğru. Dadı söyledi.”
“Majesteleri İmparator, sizin hizmetkarınız olması için birini atadı.”
Dalia’nın gözleri genişledi.
“…… Ne?”
“Ben de her yere baktım, ama Majestelerinin seçtiği kişi sizin için daha iyi.”
“Neee?”
Daha şaşırmış bir tonda söyledi. Hikan kaşlarını çattı.
“Neden daha çok şaşırıyorsun?”
“Hayır, bir şey değil…”
“O zaman Pesteros adını taşıyan birini baloya bir bekleyen hanımı olmadan göndereceğimi mi düşündün?”
‘Az önce…… bana Pesteros mu dedin?’
Belliydi, ama ondan haber alacağımı hiç düşünmemiştim. Dalia biraz tuhaf hissediyordu.
“Her neyse, Majestelerinin seçtiği kişi. Terbiyene dikkat et.”
Hikan kayıtsızca söyledi.
Her zamanki halinden farklı görünmüyordu. Ama Dalia onun tarafına baktığında küçük bir şüphe vardı.
Belki de Düşes Blueport’un dediği gibi, Hikan biraz değişiyor muydu?
Ancak Hikan, düşüncelerinin daha da büyümeden önce söyledi.
“Bu baloda ilk kez buluşacaksınız. Koşullar yüzünden seni görmeye gelmediği için üzgün olduğunu söylememi istedi.”
Sonra Bayan Mathieu ile baloya girecekti.
Kiminle gittiği umurunda değildi. Dalia başını salladı.
Hikan, sözlerine gelişi güzel devam etti.
“Hanımefendinin adı Adrisha Beniter. Beniter ailesi, özellikle güçlü olmayan bir Viskint ailesidir. Ama Majesteleri İmparator tarafından seçildiğinden bir sebebi olmalı.”
‘Huh? Adrisha?’
Adını duyduğu anda Dalia dondu.
Çünkü ‘Adrisha Beniter’, çoğu zaman kahramanın kılık değiştirmesi olarak görünen isimdir.
Adrisha Beniter, kahramanıdır. Gerçek adı Yustia.
İmparatorun Hikan aracılığıyla Dalia’ya bağladığı bekleyen hanım……orijinalin kahramanıydı!
