“Bu, uyanış akademilerinin kayıt noktası olmalı.”
Fresta daha fazla dayanamadı. Artık sormalıydı bu soruyu.
“Imm.. Manor, sana uzun süredir bu konu hakkında birşey soracaktım. Fakat fırsatım olmadı.”
Manor, merakla Fresta’ya baktı ve dinlemeye devam etti.
“Bu şeyi sıkça duyuyorum.. Uyanış nedir?”
“Açıkçası, uyanışın ne olduğunu unutmanız aklımın ucundan geçmemişti. Pekala, açıklıyorum.”
Fresta sonunda uzun zamandır merak ettiği sorunun cevabını alacaktı. Bu yüzden can kulağıyla dinlemeye devam etti.
“Uyanış, bir kişinin 4 elementten* en az birini uyandırmasına denir. Bu, istisnalar hariç, oldukça düşük bir ihtimaldir. Fakat o elementi uyandıran uyandıran kişi uyandırdığı elementin gücünü kullanabilir. İşte buna uyanış deniyor.”
“Istisnalar?”
“Evet, istisnalar. Örneğin Rodalenne ailesi gibi. Bazı istisnaların uyanış geçirmeme ihtimali yoktur ve sizde bu istisnalarara giriyorsunuz. Yani en az bir element uyandıracaksınız.”
Fresta oldukça heyecanlanmıştı. Bu gerçek olamayacak birşey olmasına rağmen gerçekti.
“Peki, bu uyanış ne zaman oluyor?”
“Her çocuk 10 yaşına girdiğinde geeçekleşiyor. Yani sizin yalnızca 2 ayınız kaldı. Bu süre boyunca saldırılara karşı çok daha dikkatli olmalısınız. Çünkü hala çok güçsüzsünüz.”
Yalnızca 2 ay sonra Fresta’nın hangi elementi uyandıracağı belli olacaktı. Bu 2 ay boyunca tehlikede olacağı ve her zaman tetikte olması gerektiğini gösteriyordu. Fresta için ise güvenli bölge Rodalenne ailesinin köşküydü.
Fresta artık uyanışı kavramıştı. Fakat uyanış okulları da neydi?
“Manor, uyanışı anladım. Fakat bu karşımızda kayıt noktası bulunan uyanış okulları ne?”
“Uyanış okulları, bu krallıkta uyanış geçirmiş olan çocukları toplayarak eğiten ve iyi imkanlar sağlayan bir yerdir. Uyanış geçiren herkes bu akademiye girebilir. Kurulmasının asıl amacı, uyanış geçirenlerin kontrollerini ellerinde tutmak ve sivillere zarar gelmesini engellemektir. Tabii mezun olanların krallığa büyük faydaları oluyor. Akademi 2 ayrı dala ayrılıyor. Birisi asker yetiştirmek için kullanılırken, diğeri zanaatkâr yetiştirmek için kullanılıyor. Kısacası bu kadar. Fakat siz akademiye giremezsiniz. Çünkü hali hazırda bu ülkenin kralı ile düşman durumdasınız.”
Fresta açıklamanın uzun olmasına rağmen can kulağıyla dinlemişti. Öğrenmek istediği birçok bilgiyi sonunda elde etmeyi başarmıştı. Artık ailesini görmek için can atıyordu. Fakat Ninya’yı uzun bir süre göremeyeceği için üzgündü.
Fresta ve Manor çarşıyı dolaşmaya devam ettiler.
○○○
“Manor, baksana, hava kararmak üzere. Haydi Ninya ve Seka ile buluşup geri dönelim. ”
“Tamam, bayan Fresta.”
Manor ve Fresta ayrılırken belirledikleri buluşma yerine geldiler. Fakat Ninya ve Seka henüz ortada yoklardı.
“Manor, sence hala geziyorlar mıdır? Hava kararmak üzere.”
“Belki de hala geziyorlardır. Haydi biraz daha bekleyelim. Eğer hala gelmezlerse harekete geçelim.”
“Peki, tamam.”
Manor ve Fresta banklardan birine oturdular ve beklemeye başladılar. Hava kararmıştı bile. Fakat Ninya ve Seka hala ortalarda yoktu. Başlarına birşey gelmiş olabilir miydi?
“Manor, hava da karardı. Ya başlarına birşey geldiyse.”
“Sanmıyorum, bayan Fresta. Arkanıza bakın.”
Fresta hemen arkasına baktı. Arkasındakiler Ninya ve Seka idi. Yanlarında da bir koruma vardı.
“Hey! Nerelereydiniz?! Sizin için çok endişelendik!”
“Asıl siz nerelerdeydiniz? Ayrılırken orada buluşacağımızı söylemiştiniz. Buradaki yere çok benziyor olabilir ama buluşma noktası burası değildi. Neyse ki yanımızdaki kişiyi bulabildik. Sizin nerede olduğunuzu o söyledi.”
Fresta şaşkınlıkla Manor’a baktı.
“Manor?”
Manor elini kafasının arkasına götürdü ve gülümseyerek cevap verdi.
“Imm.. bayan Fresta. Ben de buraların tam yerlisi sayılmam. Buluşma noktasını burasıyla karıştırmış olmalıyım..”
Ninya ve Seka’nın da gelmesiyle hep beraber geri döndüler. Akşam yemeğini yemeleriyle birlikte, odalarına çıktılar ve yataklarına girdiler. Fresta bu gece çok heyecanlıydı. Çünkü yarın onu alacak at arabası gelecekti. Yarın ailesiyle kavuşmak için yola çıkacaktı. Fresta hemen uyudu.
○○○
Gün aydınlanmış, sabah olmuştu. Fresta erkenden kalkmış ve giyinmişti. Manor odanın kapısına geldi ve kapıyı tıktıklayarak Fresta’ya seslendi.
“Bayan Fresta, sizi almak için gelen at arabası sonunda buraya vardı.”
“Hemen geliyorum, Manor!”
Fresta’nın heyecanı sesinden belliydi. Hemen kapıyı açtı ve Manor ile birlikte aşağıya indiler.
“Kapıda bizi bekliyorlar, bayan Fresta.”
*4 element: ateş, su, hava, toprak
Devam edecek…